Süreyya İzgi, Ford Flex 3.5 V6 Limited modelini inceledi. Belki de Türkiye’de tek olan bu otomobili heyecanla inceleyelim…
Fotoğraflar: Ferhat Önal
Gür gür gür gür… 1.3’ler, 1.4’ler, 1.6’lar ülkesinde ne zamandır duymadığımız seslerle ilerliyorum bu alışılmadık geometrinin içinde. Unutmaya yüz tutmuş sesler geliyor makine dairesinden. Ne tuhaf bir araç değil mi? Chrysler Pacifica ya da Honda Pilot ayarında. Hani hiç ülkemizde rastlanmayan boyutlarda. Yıllar önce ilk gördüğümde hissettiklerimi yaşıyorum bugün. Tamam Amerika çok kendine özgüdür, iç pazara yönelik ihtiyaçlarını tam olarak karşılayan bir otomobil yapmışlar ama bu gerçekten çok değişik. Avrupa’da sadece sirklerde görüldü (!), özellikle İngilizler alay etti, kayboldu gitti, Türkiye’ye ise yolu nasıl düştü bilinmez! Ha kötü mü? Asla! Ama öncelikli hedef pazarı olan Amerika ve Kanada’da gayet popüler. Müthiş bir yol otomobilinin içindeyim. Bugün Guliver dev SUV ile geziyor!
Ford Flex. Yumurta kılıklı SUV’lere gayet maskülen bir alternatif! Amerikan Ford, tüm dünya pazarları için ortak model üretil felsefesi olan One Ford’u uygulamaya sokmadan önce iç pazar için geliştirmişti bu dev SUV’u. Zaten dar Avrupa sokakları ya da Türkiye’de pek manevra şansı yok. Yere göğe sığmaz büyüklükte! Ama uzun yolculuklarda muhteşem bir konfor makinası. Çekimler süresince aklımda Flex ile sürekli işi kırıp Bodrum’a kaçmak vardı. Fotoğrafları çeken Ferhat’a ayıp olmasın diye yapamadım!
Tabii bu tasarım bir rastlantı sonucu ortaya çıkmamış. Peter Horbury’nin geçmişi hayli şanlı. Abinin karavana atışı yok resmen! Royal College of Art’tan, hem de otomobil tasarımı bölümünden mezun Horbury, stajını Volvo 480 ile yapmış. Daha ne yazayım ki… Vakt-i zamanında Türkiye’de sadece Kadir İnanır’da vardı o modelden. Çeşitli Volvo modellerinden sonra Ford’da Premier Automotive Group’un başına getirilmiş; Jaguar, Aston Martin, Land Rover ve Volvo hep ondan sorulmuş. Sonrası çok daha acayip, Ford adamı Amerika Executive Design Director yapmış. İşte Flex’e varan kariyer bu. 2005’te konsept olarak tanıtılan SUV, 2009’da yollarla buluşuyor. Buralarda çok rastlamasak da Amerika için Kanada’daki Ontario fabrikasında halen üretimde. Neyse araca döneyim ben.
Boyu 5130 mm olan Flex’in 2990 mm’lik aks mesafesi, B segmenti bir model kadar! Yani tekerleklerinin arasına bir Fiesta yerleştirebilirsiniz! Köşeli köşeli kasa bir hayli de alçak. MINI Clubmen’in fotokopiyle büyütülmüş hali sanki!
4000 civarı farklı otomobil kullandım, hiç böylesini görmemiştim. Çok acayip bir şeyle karşılaşıyorum. Bu Flex’in değişik geomerik yapısından da ilginç! Kapıda sıralı rakamlara dokunarak şifreyi girmeden Flex’e bilemiyorsunuz! Yani bu araca “kafa iyiyken” girme şansı yok. Güzel bir önlemmiş.
Kabinden güncel teknolojilerle işlenmiş on yılın kalitesi akıyor. Teknolojiler ahşap görünümlü kaplamaların popüler olduğu dönemlerden infotainment ekranına uzanıyor. Detaylı navigasyon ekranı Amerika’da takılmış kalmış, Avrupa’ya döndüremedik! İçerisi Ford için alışılmadık derecede lüks. Tabii, bilemiyorum, her dakika Amerika işi premium Ford’lar kullanmıyoruz. Ama markanın Avrupa modellerinde bu kadar lükse rastlanmıyor. Flex aslında 7 kişilik olarak tanıtılsa da ihtiyaçlara göre düzenlenebiliyor. Elimdeki araç, 6 koltuğuyla tam salon salomanje olmuş. Özel jet gibi seyahatlere uygun. Koltukları istediğiniz gibi çıkarıp, yatırıp kaldırabildiğinizi söylememem gerek var mı? Bu devasa boyutlar içinde üçüncü koltuk sırasında bile koltuklar geniş, rahat ve bacak mesafesi bile geniş. Yani “yalancıktan” üç koltuk sıralı değil Flex. Üçüncü sırada oturacak çocukların çıkaracağı gürültü, sürücüye ulaştığında bebeler bir yaş büyümüş olur! Sürücüden öyle uzaktalar! Flex ismi esneklik ve değişkenlikten geliyor. Hani bir dönem de otomotiv sektörü buna oynuyordu, hatırlarsanız. Sonra abartınca kilometreler ilerledikçe hareketli parçaların gevşeyerek tıkırdadığı fark edildi de optimum düzeyde tutuldular. Sonra zaten MPV’ler gitti, SUV’ler pompalandı.
Bagaj hacmi gerekirse, koltuklar yatırılarak neredeyse Doblo kadar hacim elde edilebiliyor! Bu arada bagaj kapağından söz etmek gerek, 2009’da çıkmış bu araçta dev kapağı Arşimet’in kaldıraçları gibi iki kol hareketlendiriyor! Kapatmak için alıştığım yerde düğme göremeyince bir panikledim, “nasıl inecek bu kapak, erik ağacından sallnır gibi asılsam mı” diye düşündüm. İçeride, yan duvardaymış şatonun kapısını açan düğme!
Dediğim gibi, motordan artık unutmaya yüz tutan karakterin sesi geliyor. Türkiye’de artık büyük hacimli motorlara yer yok. Flex’te Ford’un 3.5 litrelik V6 EcoBoost motoru kullanılıyor. Evet EcoBoost, ikiz turbo destekli benzinli motor! Ben-zin-li! O duyduğum V6 sesi, aslında oluk oluk akıp giden benzinin sesi! 355 HP’lik motor bile ağır tonajlı bu devi sakince hızlandırabiliyor. 470 Nm’lik torkla kafasını sallaya sallaya hızlanan dev cüsse, hızını alana kadar ağır çekimde. Fakat sonrasında durdurabilene aşk olsun! Hızlı tankın önünü kesmemek gerek! 6 vitesli otomatik şanzıman, pürüzsüz yolculuklarda başrolde. O kadar kendinden emin ki, manuel değiştirmeye gerek bile duyulmamış. Sürekli dört tekerlekten çekişli olan Flex’te ön ve arka akslar arasındaki tork dağılımı anlık olarak değişiyor. Özetle kaygan yüzeylerde patinaja düşen tekerlek olursa güç, anında diğer akslara aktarılıyor.
Bu dev otomobilin sunduğu en büyük avantaj geleneksel Amerikan konforu. Gerek sürüşte gerek kabin imkanlarıyla müthiş bir konfor düzeyi hakim. O pürüzsüz akış gidişinin tadına doymak imkansız. Ama dediğim gibi, belli bir güce sahip olmasına karşın, önceliği konfor. Akıp giderken fazladan duyulan tek ses, -o da gazın ayarını kaçırırsanız- V6 motorun kükremesi. Ama durduğunuzda nasıl ve nereye park edersiniz, onu ben bilemem. Manevrası dert değil elbette ama önemli bir mesele! En kötü ihtimalle kaldırıma park etseniz bile yarısı yine yolda kalıyor. Burası Türkiye! 140.000 km’deki 2010 model bu özel otomobil Yeniköy Motors’da özel bir müşteri bekliyor.
Bildiğim kadarıyla Ford Flex’in Avrupa’da yapılmış çarpışma testi yok. Ait olmadığı bir pazar için gerek görülmediği anlaşılıyor. Ama yaptığım sürüşün ardından naçizane önerim, gördüğünüz yerde kaçın, yol verin, önünde durmayın olur☺
Bir rivayete göre Ford bu modelin üretimini 2020’de noktalayacakmış. Tabii yakıt tüketimi insanlara yaka silktiriyor olmalı. Ama elektrik uygulandığı zaman belki bu kararı gözden geçirtecek gelişmeler yaşanabilir.
Ford Flex 3.5 V6 Limited Görselleri
Ford Flex 3.5 V6 Limited Görsellerini daha büyük görüntülemek için galerinin üzerine tıklayınız…