2011 model Volvo S60 T4 almayı düşünüyorsanız; bu yazı, tam size göre. Süreyya İzgi, 2011 model Volvo S60 T4 testi yaptı. Volvo S60’ın 2011 modeli hakkında detaylı bilgi paylaştı. İşte 2011 Volvo S60 T4 hakkında Süreyya İzgi’nin yorumları…
Volvo S60 T4 2011 Model Test Sürüşü İzlenimleri
İsveç çeliği eskimek bilmiyor. 2011 model Volvo S60 T4 ile soluk soluğa bir gezinti yaptık, İskandinav yıldızı yorulmak bilmiyor.
Neredeyse her modeliyle hayranlık uyandıran bir markaya önyargısız, nötr yaklaşmak bende imkansız oluyor. Artık çok geride kalan, çocukluğumun çarpışma testsiz, kurdelesiz, yıldızsız, “sağlam otomobili”, gönüllerin dayanıklısı, halkın güvenlisi 244’lerden 344’lerden bugünlere uzanan bir mittir benim için Volvo.
2. El Volvo fiyat listesi burada!
Kimi markalar sportifliğiyle kimileri konforu kimileri rüküşlüğüyle isim yaparken Volvo, yıllarca belki de kökenleri gereği soğuk, mesafeli, ülkesinin kadınlarına çekmeyecek kadar kaba hatlı (peki, sert diyelim!) ama hiçbir rakibiyle aynı kulvara konulmayacak kadar güvenli kabul edilegeldi. Bugün Volvo’nun imajı hala o yönde; yenilikçi güvenlik teknolojileri, arayış içindeki modern seyahat biçimleri, çevreye duyarlı ve bu imajı sarsmayan güvenlik standartları, belki de eskiden beri üzerine yapışan etiketten çok daha güçlü bir biçimde sürüyor.
Çarpışma testleri yokken de sağlam bilinirdi…
Öyle ya, eskiden halkın yargısı önemliydi, çarpışma testleri bu kadar yaygın ya da kamuoyuyla paylaşılır değildi. Bütün bunlara ek olarak Volvo modelleri artık herkesin etkilenebileceği kadar güzel de! Hani bir bakana dönüp bir daha baktıran türden. Otomobiller arasından C30’u S60’ı V60’ı… en son geçen yıl görünümü de dinamikleştirilen S80’e, tümü gözümde yükseklerde yer alan otomobiller….
İskandinav soğukluğunu minimalist elitliğe taşıyabilmiş, bu özelliklerinin toplamıyla kendi müşteri profilini oluşturabilmiş bir marka Volvo. Rastlantıyla ya da satıcı indirim yaptı diye Volvo sahibi olunmuyor, bilinçle seçiliyor.
2. El Volvo S60 fiyat listesi için hemen tıklayın!
Otoyolda akıp gidiyor…
S60 T4 ile otoyoldayım. Dört şeritli kaymak gibi asfaltta Edirne’ye doğru kilometreleri yutuyorum. Şeritler altımdan kayıp gidiyor. Otomobille ilk yola çıktığımdan beri dikkatimi çeken ergonomik kabin, sanki hızım arttıkça sportifleşti mi ne? Eminim, birçok aksam gibi koltuk kafalıklarının Volvo’ya özgü formunun da payı var ama bu artistik sedanı kullanırken coupe hissi alıyorum. Sadece histen ibaret değil, otomobilin yola tutunuşu, süspansiyonun, direksiyonun sportif kimliği bunu hissettiren.
Elbette ki gövde formu coupe değil ama S60 için gördüğüm kullandığım en sportif görünümlü liftback diyebilirim. Bu hızlarda motor sesiyle ilgili bir şey söyleyemem, hemen her otomobilde duyulan hızın uğultusu var sadece… Tepkiler hızlı, keskin… 6 ileri vitesli Powershift şanzımanın hassasiyetleriyle örtüşüyoruz, kullanım stilime eşlik edebiliyor, iyi anlaşıyoruz. Motor, son yılların modası küçük hacimli turboların başarılı örneklerinden biri. 1.6 litrelik hacmin aşırı beslemesi, onu 180 HP’lik orta karar bir canavar yapıyor! Daha ilerisi T5 zaten!
Kalkıştan itibaren çok atak, ara hızlanmaları seri, sürücüyü zorda bırakmayan güzel bir motor bu! Direkt benzin enjeksiyonlu ve turbo beslemeli motor, kısa sürede etkilemekte zorlanmıyor beni. Kilometreleri hızla aşarken S60 iştahla ilerlemesini sürdürüyor.
İskandinav sanat eseri
S60, markalar arasında şasi, motor, vites kutusu ve görmediğimiz yüzlerce parça paylaşımının yaygınlaşması üzerine bir yazımda vurguladığım ‘bu gidişle otomobilleri far ve tampon tasarımlarına göre seçeceğiz’ yorumuma destek verir özelliklere sahip. Gerek far, gerek arka aydınlatma grubu ve tamponlar, başka birçok parçası paylaşım politikasına dahil olmuşsa da çok orijinal yapılarıyla otomobilin derhal fark edilmesini sağlıyor.
Öne çıkmış modern Volvo ızgarasının hemen yanındaki sis farları, derinlik sahibi farlar ve tabii asortik arka aydınlatma grupları, S60’ın şık tasarımına ayak uydurmuş gösterişli dizaynlar. Bir de gövdeyi saran R Design gümüş renkli aksesuarlar var, onların da sportif görünümde katkısı büyük. Burada üzücü olan, Volvo’nun o güzelim mavi renkli performans ikonu R’ı artık sadece tasarım aksesuarı haline getirmiş olması! Maliyetler, ekonomik kaygılar, dengeler vs. vs….
Konjonktüre uymak kaçınılmaz…
Kabin kullanışlılığı göz kamaştırıyor
Elit havanın korunduğu kabinde minimalist uygulamalar öteden beri var. Ancak Volvo düğmeleri cömertçe kullanmaktan bir türlü vazgeçmiyor! Sıradaki modellerde onları da adet olarak minimalize etmeyi hedeflediğine bahse girerim. S80’de de gördüğümüz dinamik gösterge paneli, sollamalara çıkarken yapılacak hataları engelleyen kör nokta uyarı sistemi Bliss, çok fonksiyonlu direksiyon vs, çok iyi organiza edilmiş yararlı uygulamalar. Ama benim S60 kabininde en çok beğenimi toplayan, orta konsolun ortasındaki tek yatay havalandırma peteği oldu! Kokpitin ortasında sürücü ve yolcuya yönlendirilen geleneksel peteklerden daha alt seviyeye üfleyen hava kanalı, eşine pek rastlanmayan türden. Bir diğer benzerini görmediğim unsur da motor kaputunu açmak için kullanılan kumanda! Volvo kaput açma kolunu tarihe gömmüş… Ama böylesi sanki daha kullanıcı dostu gibi görünüyor.
Kör nokta tespitinin öncüsü BLISS
Yolda sürücünün dikkat etmediği ya da açı nedeniyle göremediği sağ ya da sol şeritteki otomobillere karşı uyaran BLISS sistemi, bir Volvo fikri. Gerçi günümüzde artık kapsamı coook genişletildi ve epey yıllanmış bir güvenlik sistemi olarak kaldı ve hatta adı bile geçmiyor. Hatırlarsanız, dış aynaların altına yerleştirilmiş kameralar yan şeritlerde araç ya da motosiklet gördüğü zaman aynaların iç tarafındaki uyarı ışığı yanıyor. İlk tanıtıldığı zaman, hatırlıyorum da yol kenarındaki ağaçları tabelaları da uyarıya dahil ediyor, şaşırtıyordu. Ama S60’ta hatasız işlediğini söyleyebilirim. Onun açtığı yolda otomobiller bugün trafik işaretlerini bile tanıyor, birbirleriyle iletişime geçmeye hazırlanıyor!
Nerede Volvo’nun arkadan itişli yılları…
Otoyoldan çıkıp Silivri civarındaki virajlı köy yollarına girdiğimde S60 T4’ün viraj kabiliyetlerini sınama şansım oluyor. Burada şeritleri Amerika’yı hatırlatırcasına sarı şeritli kaymak asfaltlı köy yolları var, akıl alır gibi değil…
Düzlüklerde çok keyifle hızlanan otomobil virajlarda bana ‘Bir de arkadan itişli olsa tadından yenmeyecek’ dedirtiyor. Önden çekişli otomobillerin kaderi bu, güç biraz yükselince önden kaymalar kolaylaşıyor. S60 T4’te de bu durum kolayca yaşanıyor. 1600 d/d’den itibaren sürekli kullanımda olan 270 Nm’lik keyif verici maksimum tork, harika bir ivmelenme sağlıyor. Bu erken gelen maksimum tork sayesinde maksimum güce ulaşmak için 5700 d/d’ya sabretmek gerekmiyor. Ama işte motorun her an çok diri olması, viraj içinde değiştirilen gaz şiddetleri stabiliteyi tehdit altına alıyor.
Sakin kullanımda elbette bir sıkıntı olamaz ama biraz agresifleştiğiniz zaman önden dışa doğru açılmalar belirginleşiyor! Bu nedenle riskli sürüşlere başlandığında bu önemli konu akılda tutulmalı. Gerçi S60’ın güvenlik donanımları eksiksiz ama sürekli antrenman halinde olmayan sürücüler, beklenmedik kopmalarda müdahalede hazırlıksız kalabilir. Ama iyi sürücüler için sıkıntı yok.
Zaten hep merak ettiğim bir konu olagelmiştir, Volvo neden yeniden arkadan itişli otomobil üretimine dönmüyor diye! Sanırım 1988’de 440 ile önden çekiş ile tanışmış ve on yıl sonra da 1998’de arkadan itişe veda etmişlerdi. Hala inanırım ki, arkadan itiş sadece sürüş dinamizmini profesyonelleştirmez, aynı zamanda otomobile statü getirir!
Bu tabii ki çevreci yaklaşımları, yakıt ekonomisini reddetmek anlamına gelmiyor ama Volvo önden çekişli modelleriyle de ekonomi konusunda çok ön sıralarda yer alamıyor!
Ekonomi anlayışı artık demode seviyede!
S60 T4, turbonun yakıt ekonomisini göz etmenin, tüketimin kontrol altında tutulmasının zor olduğunu kanıtlayan otomobillerden biri. Gerçi teknik verilerde 7.4 litrelik ortalama tüketimden söz ediliyor ama üç günlük/400 km boyunca kullanım ortalamam 9 litrenin altına inemedi. Şehir içindeyse 12.0 litreyi zorladığını vurgulamalıyım! Ama herkes biliyor ki hiçbir kullanıcı yakıt ekonomisi için Volvo’nun herhangi bir benzinli motor versiyonunu seçmez…
Otomobilin fren performansı bana BMW modellerini anımsattı. Dozu iyi ayarlanabilen, kolay ısınmayan, etkili yavaşlama ve duruşlar sağlayabilen bir sistem. Süspansiyon sertlik dozu, aracın konfor ve dinamizm dengesini iyi sağlarken duruşlar da stabil görüntüye katkıda bulunuyor.
Bagaj içinde yine güvenlik ön planda!
Otomobilin 390 bagajı orta sınıf bir liftback için pek de geniş değil. Kardeşi S40 dahil, kompakt sedanlardan bile küçük kullanım alanı sunan bagajın en önemli avantajları, yüksek açılan kapağı ve yan duvarlardaki kullanışlı gözler. Bu arada arka koltuk sırtlıkları bagaj içindeki kollarla da yatırılabiliyor. Bagaj içindeki kaldırılabilir bir plaka, üzerindeki reflektör ile üçgen reflektörün işini hafifletiyor!