Ana Sayfa Danışman 2020’de Bizi Neler Bekliyor?

2020’de Bizi Neler Bekliyor?

0
10379

2020’de araba fiyatları nasıl olur? 2020’de otomotiv pazarında neler değişir? 2020 araba vergileri, banka kredileri, ikinci el araç piyasası ve daha fazlası nasıl olur?

Mert Yılmaz 2020 otomobil piyasasını yorumladı. Bakalım 2020’de bizi neler bekliyor?

2020’de Bizi Neler Bekliyor?

Genellikle bu tip haberler yapmakta becerikliyimdir. Üç-beş yıl evvel gelecek öngörülerinde bulunduğumda çoğunlukla tutardı. Aslında tabii ki kâhin değilim, gelecekten haber falan almıyorum.

Süreyya İzgi’nin 2020 yorumları için buraya tıklayın!

Otomotiv basını olarak sıklıkla genel müdürlerle, pazarlama departmanıyla sohbet etme fırsatımız olur. Her bir kişiden aldığınız bilgiyi, onlarca markayla harmanlayınca elinizde yeterli bir havuz oluşur ve geleceği öngörmekte zorlanmazsınız. Size kalan sadece ortalamayı almaktır. Şimdiyse durum biraz farklı. Öncelikle basın toplantıları, lansmanlar azaldı. Eskisi gibi marka yetkilileriyle toplanıp, soru sorma fırsatı yakalayamıyoruz. Diğer yandan görüşler o kadar uçlarda dolaşıyor ki, bir ortalama almakta da zorlanıyorsunuz. Bir markanın genel müdürü yılı 350 bin adetle kapatırız derken, diğeri 550 bin diyebiliyor. Bu nedenle 2020 için tahmin yürütmek çok zor. Bazı ekonomistler 2020’nin daha zor geçeceğini söylüyor, bunun yanında iyimser olanlar da var.

Murat Tosun’un 2020 yorumları için buraya tıklayın!

Umarım öyle olur!

Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, şimdiye kadar şöyle bir durum vardı: Eğer bir yıl ekonomik nedenlerden dolayı otomobil ve hafif ticari araç satışları düşerse, ertesi sene artar hatta patlama bile olurdu. Tabii bu bir kural değil ama insanlar ihtiyaçlarını bir süre dondurduğunda daha iştahlı bir şekilde alım yapmaya yönelebiliyor. Umarız 2020’de de böyle bir durum olur.

Hurda İndirimi Bitiyor!

İlk önce söylenmesi gereken, hurda indiriminin bu ay sonunda bitecek olması. Bu yasayla birlikte hem 15 bin TL’ye kadar indirim sağlanıyor hem de eski ve güvensiz otomobiller trafikten çekiliyordu. Eğer 2020’de de aynı işleyiş devam etmezse otomotiv sektörüne ufak da olsa bir darbe vuracağı kesin.

Editörümüzün 2020 yorumları için buraya tıklayın!

Döviz Kuru!

İkinci olarak bir süredir stabil seyreden döviz kurlarında yıl sonuna doğru bir artış meydana geldi ve dolar 5.9 TL sınırını aşarak 6.0 TL’ye yaklaştı. Markalar bu tip artışları bir süre fiyatlara yansıtmıyor, kendi içlerinde eritmeye çalışıyorlar ama 6.0 TL sınırı aşılır ve uzun süre devam ederse bu da fiyatlara yansıyacaktır.

Bilindiği gibi şu anda bile fiyatlar yüksek. 100 bin TL’nin altında bir otomobil bulmak zorlaştı. Bir de hem dizel hem de otomatik olsun derseniz, küçük sınıfta bile fiyatlar 150 bin TL’yi aşıyor. Örneğin, Comfortline donanımlı bir Polo 1.6 TDI DSG 170 bin 500 TL’den satılıyor. Bu nedenle dövizin artması şu anda en büyük korkulardan biri olarak kabul edilebilir.

Suçlu sadece fiyatlar değil!

Aslında sektörün 2019’da büyük bir düşüşe geçmesinin en büyük nedeni fiyatlar değildi. Satın alımların büyük çoğunluğu krediyle yapıldığı için de bir problem yaşandı. Çünkü yılın büyük bölümünde hem faizler yüksekti hem de bankalar kredi vermekten çekiniyordu. Bu nedenle insanlar istese de bir araç satın alamadı. Daha sonra devlet bankalarının düşük faizli kredi verme kararı ve özel bankaların da buna ayak uydurması nedeniyle pazar biraz canlandı. 2019 Ocak-Kasım ayları arasında Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı 388 bin 560 adet olarak gerçekleşti ki, eğer bu faiz indirimleri olmasaydı yılın tamamının 350 bin adetle kapanacağı öngörülüyordu.

2019 yılının ikinci yarısında hükümet tarafından alınan bazı önlem, teşvik ve faiz kampanyaları ile birlikte bir toparlanma sürecine girildi. Özellikle yılın son üç ayında ortaya çıkan pozitif görünümle birlikte, 2019 yılının 470 bin adetle kapanacağı düşünülüyor. Normal olarak Türkiye’de bir milyon civarında bir satış olması gerekirken, 2018’de 620 bin adetlere düşmüştü. 2019’da telaffuz edilen 470 bin adet ise yarı yarıya bir düşüşü temsil ediyor.

Sektör yara almasın!

Konuştuğumuz tüm genel müdürler, otomotiv sektörünün sıkıntıya girmemesi için yıllık minimum satış rakamının 600 bin adet olması gerektiğini söylüyor. Eğer 2019’da olduğu gibi bu değerin altına düşülürse, Türk ekonomisinin lokomotifi olan otomotiv sektörünün yara almaması kaçınılmaz.

Bu anlamda markaların en büyük beklentisi düşük faizler ve teşviklerin devam etmesi yönünde. Faizlerin düşük olması bir yana bankaların kredi vermekte biraz daha iştahlı olmaları gerekiyor. Eğer bu gerçekleşir ve dövizde de ciddi oynamalar meydana gelmezse 2020 yılının 550-600 bin adetle kapanacağı öngörülüyor.

Vergi sistemi değişmeli!

Markaların bir başka beklentisi de vergi sisteminin yeniden düzenlenmesi. Silindir hacmine göre vergi alınması çok demode bir sistem. Artık lüks markaların bile 1.6 lt ve altında modelleri mevcut. Güncel 1.0 lt turbo motorlar, eskinin 2.0 lt’lerinden fazla güç üretiyor. Üstelik artık hayatımızda hibrit ve elektirkliler de var. Bu nedenle vergilendirme sisteminin motor hacmi yerine CO2, NoX gibi ölçüm değerleri ve yakıt tüketimi üzerinden yeniden düzenlenmesi gerekiyor.

2020’de motor tercihleri

2020’de motor tercihleri ne yönde olur diye düşündüğümüzde, Avrupa kadar olmasa da dizellerde bir düşüş yaşandığı gözlemleniyor. LPG yeniden gündeme gelmeye başladı. Birçok marka, fabrika çıkışlı LPG sistemleri sunuyor. Burada dikkat çeken önemli bir ayrıntı, satılan sıfır kilometre Honda Civic’lerin yüzde 80 civarında LPG’li oluşu. Fiat Fiorino gibi ticari araçlarda bile fabrika çıkışlı LPG sistemlerine rastlıyoruz. Dacia da bazı modellerinde LPG sunmaya başladı. Tabii Dacia’yı bir kenara ayırırsak, yerli üreticilerin bu konuda bir avantajı var. Kolaylıkla fabrika içinde bu dönüşümü sağlayabiliyorlar. İthal markalarda ise yurtdışına bunu anlatmak gerekiyor ama ben fabrika çıkışlı LPG kitlerinin çoğalacağını düşünüyorum.

Yeni modeller gelmiyor!

2019’da pazarın düşüklüğü nedeniyle birçok yeni model ya ülkemize gelmedi ya da çok geç tanıtıldı. Peugeot 508 gibi çok iddialı bir model bile Türkiye’ye çok geç gelebildi. Yeni Peugeot 208 ve Opel Corsa gibi modellerin de ülkemize gelmesi ertelenmiş görünüyor. Corsa yaz aylarında, 208 ise daha da geç gelecek. Bu gibi örnekler çoğaltılabilir ama markalara da hak vermek gerekli. Otomobil bir cep telefonu kılıfı değil. Kafana göre istediğin sayıda getiremiyorsun. Yılın başlarında talebini oluşturman gerekli ki, fabrika da üretimini ona göre planlasın. Ne kadar satılacağını öngöremediğin zaman bu gibi zaaflar da oluşuyor. Yerli fabrikalar bu durumda daha avantajlı. 20-30 bin adet satılan ithal markaların da yurtdışında bir gücü var ama daha düşük satışları olan markalar için 2020 yılında hangi modelden ne kadar getireceğini kestirmek çok güç. Aslında 2019 yılı bir miktar daha iyi kapanabilirdi ama pazarın açılmasıyla birlikte bir stok problemi oluştu. Markalar kötü giden satışlar nedeniyle fazla stok tutmadılar ama bir canlanma meydana gelince de zor duruma düştüler.

Yerli otomobil konusu…

Bu günlerde en çok yerli otomobil konuşuluyor. Ben Türk mühendislerinin bunu başaracak güçte olduğunu düşünenlerdenim ve bu konuya sıcak bakıyorum. 27 Aralık’ta ilk gösterim gerçekleşecek.

Tasarımı Pininfarina yaptığına göre çok şık olacağını düşünebiliriz. Yerli otomobil denilince tüm parçalarının A’dan Z’ye yerli olması gerektiği düşünülmemeli. Bu 1960’larda kalan bir düşünce, dünyada da böyle bir durum yok. Bugün dünya devi denilen markalar, motorlarını bile başka markalardan dolayısıyla başka bir ülkeden alabiliyor. O zaman Alman ya da Fransız olmuyor mu? Bu yanlış bir bakış açısı. Yerli otomobilimizi ben de dört gözle bekliyorum ama 2022’de satışa sunulur mu pek emin değilim. Çünkü fabrika kurulması ve seri üretime geçiş, prototip inşa etmekten daha komplike bir olay. Tabii bir de bu otomobili tüm dünyaya satacak pazarlama stratejisini belirlemek gerekir. Umarım gecikme olmaz.

Volkswagen fabrikası açılacak mı açılmayacak mı?

Son olarak, 2020 yılında VW fabrikası ne olur konusuna gelelim. Açıkçası bana saçma gelen bir nedenden dolayı proje ertelendi. Türkiye 50 yıllık bir tecrübeye sahip ve çok başarılı bir yan sanayisi var. Adı geçen diğer ülkelerle kıyaslanmamız bile mümkün değil. Üstelik Türkiye’de sıfırdan ürün geliştirilip, yurtdışına da satılıyor. Fiat Doblo ve Egea gibi modellerin markası yabancı olabilir ama çoğunlukla Türk mühendisler tarafından tasarlandığını biliyoruz. Doblo ve Fiorino gibi modellerin fikri mülkiyet hakları bile Tofaş’ta. Ayrıca Oyak-Renault ve Tofaş’ın dönem dönem markalarının en iyi üretim tesisleri seçildiğini de hatırlatmak gerek. Aynı şey diğer markalar için de geçerli. Bu nedenle VW’nin yanlış bir karar aldığını düşünüyorum. Saçma bir politik nedenden dolayı proje iptal olursa kendileri kaybedecektir. 2020’de bu konu aydınlığa kavuşur mu bilmiyorum ama en doğru karar, Volkswagen fabrikasının Türkiye’de açılması olacaktır.

2020’de Otomobil Dünyasında Neler Olur?

Sonuç olarak, 2020’de bizi neler bekliyor bir özetleyelim.

  • Teşvik ve kredi faizlerinin devam etmesi halinde pazarın 550-600 bin adet olacağı öngörülüyor. Bu değer, markaların ticari olarak sürdürülebilmeleri açısından sınırında ama en azından pazarın bir miktar yükselişe geçeceğini düşünmek olumlu.
  • Fabrika çıkışı LPG sistemlerinin az da olsa ön plana çıkmaya başladığını görmemiz sürpriz değil.
  • Uygun fiyatlı, baz model benzinlilere olan talep de çoğalabilir ki, zaten 100 bin TL civarında satılan otomobillerin büyük çoğunluğunu bunlar oluşturuyor.
  • Yeni modellere gelince, ertelemeler var ama bir şekilde 2020 yılında yollarda olacaklar. Eskiden Avrupa ile aynı anda Türkiye’de de satışa sunulan modeller artık biraz bekliyor ama er ya da geç gelecekler.

Kısaca sektörün genelinde 2019’dan az olsa daha pozitif bir hava var. Umarım en kısa sürede milyonluk pazar olduğumuz günler geri gelir. Unutmayalım ki, otomotiv sektörü ekonominin temel taşı. Lokomotif arızalanırsa vagonların da hareket kabiliyeti kalmaz..

 

HENÜZ YORUM YOK