Motor Nasıl Çalışır Merak Ettiniz Mi?
Çoğu insan için arabalar A noktasından B noktasına gitmek için kullanılan bir ulaşım aracıdır.
Bu araçlar benzin, dizel, L.P.G ya da Elektrikli motorlara sahip taşıtlardır.
Fakat bu araçların motorları nasıl çalışıyor sorusunu pek çoğumuz aklımıza getirmeyiz.
Bugün sizler için motorların çalışma prensiplerini, nasıl ortaya çıktıkları ve kullanım özelliklerinin nasıl gelişim gösterdiği konusu hakkında bir içerik hazırladık.
1Motor Tarihçesi Nedir?
Aracınızın motor kaputunu açıp incelediniz mi?
Motorların yapısı oldukça karmaşık ve anlaşılması güç bir sistem gibi görünüyor değil mi?
Son yüz yılımızı değiştirerek, büyük gelişimlere imza atan motorlar nasıl çalışıyor?
Yıl 1879’da Carl Benz tarafından tasarlanan tek silindirli motorun yapımına gitmemiz gerekiyor.
Bununla beraber insanlar hiçbir efor sarf etmeden bir yerden başka bir yere gitmenin nasıl bir şey olduğunu öğreniyor.
1885 yılında iki koltuklu formuna erişip, çelik bir çerçeve etrafından şekillenmesi ile beraber, yaygınlaşmaya başladığı dönemi görebiliyoruz.
1888 yılında ise, Carl Benz’in eşi Bertha Benz ve çocuklarının çıkmış olduğu ilk uzun yol deneyimi sonrasında gerçek anlamda bir otomobil deneyimini yaşamış oluyorlar.
180 kilometrelik bu yolculuk bir taşıt ile uzun yollar gidilebileceğini göstermiş oldu ve insanlık dünyanın daha da küçüldüğünü öğrenmiş oldu.
1903 yılında ise bir Amerikan şirketi olan Ford, dev bir yatırıma imza atıyor. Ford otomobil üretimi konusundaki ilk denemesini 1800’lü yılların sonunda yapmış olsa da, Benz kadar başarılı olamıyor.
Ford ilk olarak “T” modeli ile insanların satın alabileceği otomobili üretmeye başladı. Ve bu araçları İngiltere’ye taşıyarak pazar payını büyütmüş oldu.
Otomotiv endüstrisinin ilk taşı olarak üretilen ilk arabalar Henry Ford tarafından kurulan “Ford” ile hayatımıza girmiş oldu.
2İçten Yanmalı Motor Nasıl Çalışır?
Temel bir örnek vermek gerekirse, bisiklet çalışmasını düşünebiliriz. Bisikleti hareket ettirirken bacaklarımızın aldığı aşağı ve yukarı hareket şekli aslında içten yanmalı motorların piston hareketlerini bize göstermiş oluyor.
Bu pistonlar yüksek sıcaklık karşısındaki dayanımları ve sağlamlıkları açısından oldukça önemlidir.
Pistonlar yüksek sıcaklık altında çalışırlar.
Motorlar aslında kullandıkları yakıt türü ile, kimyasal bir reaksiyon meydana getirerek çalışan ve buna güce dönüştürme yeteneği olan sistemlerdir.
Dıştan yanmalı motorlarda ise, meydana gelen ısı ile mekanik enerji meydana getirir ve motor çalışması sağlanmış olur.
İçten yanmalı motorlar özellikle benzin gibi yüksek enerji ortaya çıkaran yakıt türleri ile motor yanma odası içinde patlama yaratarak açığa çıkarttığı enerji pistonlar vasıtası ile güce dönüştürür.
Çoğu zaman bunu yaygın olarak kullanılan 4 zamanlı silindir motoru ile yapar.
4 zamanlı yanma döngüsü sistemi ise OTTO döngüsü ile de bilinir.
1867 yılında ilk kez Nikolaus August Otto tarafından bulunur.
4 zamandan kasıt;
- Giriş Zamanı
- Sıkıştırma Zamanı
- Yanma Zamanı
- Çıkış Zamanı
Motorun piston parçası bağlantı mili ile krank miline ulaşır.
Krank mili dönmeye başladığı zaman, bu işlem tekrar başlar.
Motorun çalışması için öncelikle piston çalışmaya başlar.
Giriş valfleri yani supaplar açılarak yanma odası içine benzin ve hava karışımının dolmasını sağlar.
Piston bu hareketini yaptığı zaman yanma ve patlama meydana gelerek ortaya bir güç çıkartır.
Pistonun benzin ve az miktardaki hava karışımını sıkıştırması sonucu daha yüksek miktarda güç elde etmek amaçlanır.
Piston en yüksek noktaya çıktığı anda Buji yardımı ile ateşleme sağlanması için kıvılcım meydana gelir.
Ortaya çıkan patlama ile piston aşağı itilir ve daha sonra tekrar benzin ve hava karışımı yanma odası içine alınır.
Daha sonra patlama sonrası meydana gelen atık gazlar egzoz sistemine yönlendirilir.
İçten yanmalı motor çalışma prensibi bu şekilde döngü halinde araçların hareket etmesini sağlar ve meydana çıkan gücü aktarım organlarına ileterek hareketi başlatır.
Hareket etmek için şanzıman, diferansiyel ve aks gibi diğer aktarım organları kullanılır.
Tekerinize taş değmesin.
