Mutlaka İzlemeniz Gereken Araba Filmleri I… Arabalar çok uzun zamandır hayatımızın bir parçası. Tam da bu nedenle çoğu ünlü filmin önemli bir parçası oldular. Arabalar bazı filmlerde diğerlerinden daha önemli roller oynamıştır. Ancak gerçek şu ki bazen tüm bir filmin en önemli noktası olabilirler. Bullitt’teki koyu yeşil Ford Mustang’den Hızlı ve Öfkeli’deki turuncu Toyota Supra’ya kadar, oyuncular bazen yapamasalar bile doğru arabalar bütün bir filmi taşıyabilir.
Kendinizi otomotiv sineması deneyimine derinlemesine dalmaktan mahrum ettiyseniz, endişelenmeyin. Tek ihtiyacınız olan birkaç hafta sonu, bir TV (veya bilgisayar) ve tıkınırcasına seyrederken yemek için tonlarca patlamış mısır. Aşağıdaki 25 filmin hepsini izlemeniz biraz zaman alabilir.
Mutlaka İzlemeniz Gereken Araba Filmleri I
Two Lane Blacktop: Çift Şeritli Yol
Bu 1971 filmi, genç bir James Taylor (evet, müzisyen) ve Dennis Wilson’ı (The Beach Boys’un davulcusu) bir drag yarış ikilisi olarak eşleştiriyor. İkisi, gri bir 1955 Chevy ile ABD’yi boydan boya geçtiler. Yol boyunca Laurie Bird’ün oynadığı bir kızla buluşma ve klasik bir kıskanç aşk üçgeni başlar. Ayrıca, Pontiac GTO’da işleri daha da ilginç hale getiren tuhaf, muhtemelen çılgın bir adamla tanışırlar.
Dust to Glory
Bu 2005 belgeseli dünyaca ünlü Baja 1000 off-road yarışı hakkındadır. Off-road yarışlarını daha az önemsemeseniz bile, bu film kalp atışlarınızı hızlandıracak. Hatta belki de kendi başınıza küçük bir maceraya atılmanız için size ilham verecek. Mario Andretti, Sal Fish ve aktör ve yarışçı Steve McQueen’in oğlu Chad McQueen de dahil olmak üzere birçok ünlü yarışçı ve otomotiv endüstrisi insanı sahneye çıkıyor.
Bullitt: Gangsterin Kaderi
Muhtemelen Steve McQueen’in en bilinen ve sevilen rolü, 1968 yapımı Bullitt filmindeki Frank Bullitt’in rolüydü. McQueen sert bir San Francisco polisini oynadı. Bu filmin hikayesi oldukça ilgi çekicidir. Ancak böyle olsa da, yeşil Ford Mustang McQueen sürücüleri ile iki ana kötünün kullandığı siyah Dodge Charger arasındaki kovalamaca sahnesi, filmin açık ara en önemli noktası.
Love The Beast: Canavarı Sev
Steve McQueen gibi, Avustralyalı aktör Eric Bana da arabaları ve yarışmayı seviyor. Kariyeri boyunca arabalarla bağlantılı roller aradı. Ancak sonunda 2009’da, henüz 15 yaşındayken satın aldığı 1974 Ford XB Falcon Hardtop ile kendi 25 yıllık tarihini anlatan kendi belgeselini çekmeye karar verdi. Film, araba meraklıları arasında büyük saygı görüyor ve Jeremy Clarkson, Jay Leno ve Dr. Phil gibi insanları içeriyor.
The Fast and the Furious: Hızlı ve Öfkeli
40 yaşın altındaysanız ve herhangi bir araba filmi izlediyseniz, muhtemelen bunu görmüşsünüzdür. Hızlı ve Öfkeli 2001’den beri en çok izlenen araba filmlerinden biri oldu. Bu film, birçok insanın tuner kültürüne girişiydi ve bir neslin arabalara binmesine ilham verdi. Ayrıca, tüm zamanların en başarılı film serilerinden birini başlattı. Öfkeli filmlerin tümü bu listede olabilir, ancak bu çok fazla yer kaplayacağından, burada sadece ilk filme yer verdik. Daha önce hiç izlemeyenler ilk filmden başlayabilirler izleyenler de kaldığı filmden devam edebilir.
Le Mans
Otomobil yarışları hakkında çok şey biliyorsanız, muhtemelen 1970’lerde 24 Saat Le Mans’ta rekabetin ne kadar şiddetli olduğunu biliyorsunuzdur. 1971’de Steve McQueen, dünyanın en zorlu 24 saatlik yarışının neyle ilgili olduğunu gösteren Le Mans filmini finanse etti ve oynadı. Detaylara neredeyse belgesel düzeyde gösterilen bu kurgusal anlatım, gişede başarısız olmasına rağmen, genellikle harika bir motor sporları filmi olarak gösteriliyor.
Senna
Bu 2010 yarış belgeseli, 34 yaşında direksiyon başında hayatını kaybeden ve üç kez F1 dünya şampiyonu olan Brezilyalı Formula 1 pilotu Ayrton Senna’nın hayatına odaklanıyor. Ve ayrıca 1994’teki ölümcül son turuna kadar gidiyor. Motor sporlarının hayranı olmasanız bile, bu herkesin takdir edebileceği duygusal ve ilham verici bir hikaye.
Rush: Zafere Hücum
Bir başka mükemmel Formula 1 filmi de 2013’ün Rush’ı. Sürücüler Niki Lauda ve James Hunt arasındaki rekabete odaklanan biyografik bir spor draması. Hunt ve Lauda 1970’lerde efsanevi bir rekabet yaşadılar. Ayrıca Chris Hemsworth (Hunt) ve Daniel Brühl (Lauda) bunu beyaz perdede hayata geçirmek için harika bir iş çıkardılar. Bu film görsel olarak çarpıcı ve gerçekten heyecan verici.