Ana Sayfa Danışman Türkiye’nin Yerli Otomobil Serüveni

Türkiye’nin Yerli Otomobil Serüveni

0
5713
Cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren Türkiye’yi bağımsız ve yeniliklere ayak uydurabilen bir ülke haline getirmek için pek çok çalışma gerçekleştirildi. Her köşesinde ayrı bir başarı hikayesi yatan bu serüvenin bir adımı da Türkiye’nin yerli otomobilleriydi. Tarihi 1950’li yıllara kadar uzanan yerli araba üretimi, ilk olarak Türk Willys Overland Ltd. şirketi ile başlamış oldu. Ancak bu araçlar yalnızca ordunun kullanımı için üretilen askeri cip ve kamyonetlerden oluşuyordu. Halkın kullanımına yönelik üretilen Türkiye’nin yerli otomobili, herkesin adını bir şekilde duyduğu ünlü “Devrim” oldu. Bugün, sayısız teknolojik gelişme ve yapılan büyük yatırımlarla yerli otomobilin ulaştığı nokta ise oldukça etkileyici. İşte Devrim’den TOGG’a uzanan Türkiye’nin yerli otomobil hikayesi.

Yerli Otomobillerin Öncüsü: Nobel 200

Türkiye’de üretilen ilk yerli otomobil denilince akla Devrim gelse de ondan önce mini mini bir yerli otomobilimiz daha var. Standart araba görünümünden farklı olan Nobel 200, üç tekerlekle çalışan kompakt bir otomobil. Ancak dışarıdan görünümü sizi aldatmasın. Bu araç, 4 kişinin seyahat edebileceği bir kullanım alanına sahipti. Nobel 200 için o dönem yayınlanan gazete reklamlarından anlaşıldığı kadarıyla, ekonomik bir seçenek olmasıyla da öne çıkıyordu. 
Ekonomik bir aile aracı olarak pazarlanan Nobel 200 aslında bir Alman tasarımı. İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya genelinde ilgi gören küçük ve ekonomik araçlar sebebiyle, Norbert Stevenson tarafından “Fuldamobil” adıyla dizayn edilmişti. Adını ise üretiminin yapıldığı Almanya’nın Fulda kentinden alıyordu. Daha sonra pek çok farklı ülkede üretimi gerçekleştirilip Nobel, Bambi, Bambino, Attica gibi farklı isimlerle satışı gerçekleştirildi. Tümüyle yerli olmasa da bir dönem popülaritesi oldukça yüksek olan bu araç, sonrasında yerini Devrim’e bıraktı.

Türkiye’nin Tamamen Yerli İlk Aracı: Devrim

Türkiye, demokrasi yolculuğunda son derece zorlu dönemlerden geçerken “Devrim” ortaya çıktı. Türk mühendisler tarafından tasarlanıp üretilen ilk yerli otomobil olma özelliğine sahip olan bu araç, dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in talebiyle 1961 tarihinde üretildi. Aslında Devrim’i bir efsane haline getiren pek çok özellik mevcut. Türkiye’nin ilk arabası Devrim, darbe sonrası dönemde yalnızca 129 günde üretildi. 20 Türk mühendisin Eskişehir’de bir araya gelerek ortaya çıkardığı bu ikonik otomobil, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Ankara’da tanıtıldı. 

Aracın Eskişehir’den Ankara’ya nakliye sürecinde yangın tehlikesini önlemek için deposu boşaltılmıştı. Ancak boş yakıt deposu, tanıtım alanına götürülürken yeteri kadar doldurulamayınca “yerli aracın yolda kalması”, bu güzel günden manşetlere en çok yansıyan konu oldu.
Hikayesi filmleştirilerek beyaz perdeye taşınan Devrim gerek yaşanan sansasyonlar gerekse de ardında yatan başarı hikayeleri sebebiyle tarihte önemli bir yer kaplıyor. Ancak bu etkileyici olaylar, prototip olarak üretilen 4 Devrim aracının asla seri üretime geçememesiyle tarihin tozlu sayfaları arasında kaldı. Üretilen dört araçtan üçü, aynı süreçte tasarlanan on motorla birlikte hurdaya ayrıldı. Bugün tarihten bize kalan son Devrim aracı Eskişehir’deki TÜLOMSAŞ’ta sergileniyor.
İlk yerli otomobil Devrim hakkında daha fazla detay öğrenmek için bu yazımıza göz atabilirsiniz.

Projesi Yarım Kalan Otomobil: Zafer 

Türkiye’nin arabaları arasında yarım kalan hikayelerden bir diğeri de Zafer oldu. Adı gibi Türkiye otomotiv sektörüne yerli otomobil zaferini yaşatamasa da tarih sayfasında yerini almayı başardı. Devrim’in yarıda kalmasının ardından yabancı firmalar bunu bir avantaj olarak gördü. Böylece 1960’lı yılların sonunda Türk Otomobil Endüstrileri(TOE) ile Volvo arasında bir işbirliği kurmak için görüşmeler yapıldı. Fakat süreç sonuçlanamayınca İngiliz motosiklet üreticisi Triumph ile anlaşıldı. Zafer için ilk yapılan planlamalar sedan, station wagon ve kamyonet olarak üçe çeşitleniyordu. Ancak üretim başlamadan şirket, projenin devamını İsrail’de sürdürme kararı aldı. Böylece Türkiye’nin bir yerli araç hikayesi daha yarı kalmış oldu.

Seri Üretime Geçen İlk Yerli Araba: Anadol

60’lı yıllarda, Türkiye otomotiv pazarı Amerikan otomobilleri ve bazı Avrupa modellerinden oluşuyordu. Yüksek fiyatlı bu araçlar arasında daha erişilebilir ve yerli bir alternatife sahip olmak, ülkemizin hedefleri arasında önemli bir yere sahipti. Bu hayali gerçekleştiren model Anadol oldu. Ayrıca Nobel 200 sonrası dört tekerlekli araçları baz alacak olursak Türkiye’de üretilen ilk seri otomobil olarak da kayıtlara geçti. Bu kompakt otomobil modeli, 1966 yılında Otosan’ın Reliant isimli bir İngiliz firmaya araç prototipi hazırlatmasıyla ortaya çıktı.  Aracın motor ve şanzımanı ise Ford Motor Company tarafından temin edildi.

Anadol’un üretimi, çelik sac kasa araçlara kıyasla maliyeti çok daha düşük olan fiberglas kullanılarak yapılıyordu. Aracın erişilebilir fiyat aralığı, Ford’un teknolojik altyapısıyla bir araya gelerek uzun yıllar iddiasını sürdürmeyi başardı. Yerli araç için bir de Türkçe isim ve kültürümüzü yansıtan amblem bulmak gerekirdi. Bu nedenle ülke genelinde bir yarışma düzenlenerek marka ismi için Anadol, amblem içinse Anadolu’nun önemli sembollerinden olan Hitit geyiği seçildi. Bu efsane araç, farklı versiyonlarıyla 1990’lara kadar üretilmeye devam etti.

Yerli Otomobilin Teknoloji Devrimi: TOGG

Verilen uzun aranın ardından hem görünüşü hem teknolojisi hem de konfor özellikleri bakımından üst segment bir yerli otomobil üretildi. 2011 yılında alınan kararla Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) kurulup çalışmalara başlandı. Üretim ve AR-GE gibi yatırım konularını ise Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) üstlendi. Türkiye’nin yeni yerli otomobil projesi için kısa sürede başta Çinli firmalar olmak üzere farklı yatırımcılar bulundu. Resmi olarak 2018 de kurulan TOGG, Bursa’nın Gemlik ilçesinde kurulan fabrikada üretilerek 2023 yılında yollara çıkmaya başladı.

Umarız TOGG ile birlikte Türk arabalarının üretimi ve çeşitliliği tam gaz devam ederek ülkemizin otomotiv sektöründeki başarısı daha da artar. Doğru yatırımlar ve ülkemizdeki sayısız yeteneğin katkılarıyla, henüz hikayesinin çok başında olan yerli arabalar dünya çapında bir başarı elde edebilir.

Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Türkiye Otomotiv Pazarı

HENÜZ YORUM YOK