Makine mühendisi Norman Timbs, 1940’lı yıllarda tasarladığı bu büyüleyici otomobil ile Amerikan otomobil dünyasına yeni bir soluk getirdi. Alimünyum gövde ve çelik şasiden oluşan otomobilin imalat sürecinin büyük kısmını bizzat kendisi yürüttü. Neredeyse iki yılını alan bu çalışma sonunda 1948 Buick Streamliner ortaya çıktı.
Tasarım sürecini yönetmekte olan Timbs, hiç şühesiz bu proojeye başlamadan önce bazı otomobil tasarımlarından da etkilenmişti. 1937 Auto Union Typ C Stromlinie ve Mercedes-Benz W25 Avus Stromlinie bunlardan ikisiydi. Neredeyse 400 km/saat hıza ulaşarak tüm zamanların en hızlı GP yarışını tamamlayacak olan tasarımı da bu araçların genel çizgisine yakındı.
Bugün bile tıpkı 1948 yılında olduğu gibi otomobil severler için estetik bir zevk abidesi olan Buick Streamliner, en büyük sürprizini motor ve şasi ile yapıyordu. Arkada konumlanan motoruna ulaşmak için hidrolik açılabilen arka kapağın kaldırılması gerekiyordu. Çok ince bir çizgiyle ayrılan bu çizgi dışında herhangi bir kapı boşluğu dahi olmayan otomobil bütüncül yapısıyla dikkat çekiyordu.
Buick Streamliner Motoru
Yaklaşık bir tonluk bu otomobili 200 km/saat hıza ulaştıran motor Buick Super 8 motorunu baz alıyordu. Ana şasi arka bölümde yükselen beş çelik sütuna dayanıyordu. Daha yumuşak bir sürüş konforu için 1947 Ford süspansiyonları kullanıldı.
Norman Timbs’in iki buçuk yılını alan bu çalışma bir rivayete göre yaklaşık 10 bin dolara mal olmuştu. Tamamen alimünyumdan oluşan gövde bile sadece sekiz bin dolar değerindeydi. Aracın şekli, geleneksel yöntemlerle el ile şekillendirilmişti. Başlangıçta yalnızca gösteri amaçlı kullanılan araba 1952 yılında Jim Davis tarafından satın alındı.
Daha sonra fotoğraf ve benzeri amaçlarla asın tarafından kullanılan otomobil 2002 yılında bir çölde keşfedildi. Dave Crouse tarafından bir müzayedede satın alındıktan sonra restore edilen araç bugünkü kondisyonuna kavuştu.
Rengi, döşemeleri, kısacık ön camı ve gömme ön farları ile özel olduğunu hissettiren bu otomobil yükselen arka çamurlukları ile adeta bir ressamın kaleminden çıkmış gibiydi. Savaş sonrası dönemde oldukça iddialı bir tasarım olduğu aşikar olan bu otmobil günün şartlarında Timbs için hiç şüphesiz büyük başarıydı.
Dikkat çekici olduğu kesin