ABD seçimleri çerçevesinde başkan adaylarından birinin otomotiv pazarını nasıl etkileyebileceğini tahmin etmeye çalışmak, siyasetin doğası gereği zordur. Çünkü en samimi kampanya taahhüdünün bile gerçekleşmesi büyük bir muamma. Ayrıca, nihai bir galibin muhalefetten çok kendi partisinden, ne kadar destek alacağını söylemek de pek mümkün değildir. Bir yandan da, ABD seçimlerinde kongre güç dengesinin seçim günü değişebileceği gerçeği var. Ancak bu sefer, Başkan Trump ile rakibi eski Başkan Yardımcısı Joe Biden arasındaki açık farklar, potansiyel sonuçları tahmin etmeyi kolaylaştırıyor. Belki de en büyük farklılık alanı ve en hızlı değişim potansiyeli, iki adayın çevresel duruşları ve özellikle de elektrikli arabalara karşı politikalarıdır.
ABD Seçimleri Elektrikli Arabaları Nasıl Etkiler?
Değişikliklerin nerede meydana gelebileceğini anlamak için özellikle Biden galibiyeti durumunda seçmenleri etkileyebilecek olanlara yukarıda bahsedilen belirsizliklere ek başka bir faktör eklemelisiniz: Otomotiv dünyasının sahip olduğu benzersiz zaman çerçevesi.
Araçların geliştirilmesi yıllar alır ve elden geçirilmeden veya değiştirilmeden önce birkaç yıl içinde montaj hatlarından çıkarlar. Otomotiv Araştırma Merkezi’nin son tahminine göre, son on yılda araç platformları ortalama 6,7 yıl sürdü. Bunu, ABD başkanlık döneminin sadece dört yıl olan uzunluğu ile karşılaştırırsak ve bir başkanın, görevdeki veya potansiyelin değiştiği veya otomobil üreticilerinin son montajı gerçekleştirdiği yerde yakında değiştirebileceği iddialarını kabul etmek biraz zordur. Belirli bir tesiste, ülkede veya yarım kürede üretim başladığında, bu platformun yerini değiştirmek, üreticinin karşılaşabileceği vergiler, cezalar veya ticaret kısıtlamalarından kesinlikle daha maliyetlidir. Bu yüzden Çin’de üretimi devam eden modeller için firmaların an itibariyle vergileri ödemeyi tercih ettiği görülüyor.
Çevresel Duruş: ABD Seçimleri İçin En Büyük Ayrım!
Biden kazanırsa ya da Trump görevde kalmaya devam ederse, otomotiv pazarının en çok değişeceği alan, elektrikli arabalar ve onları desteklemeye yönelik kamu altyapısı olacaktır. Elbette ki tek fark bu değil, ancak en belirgin olanı ve tüketicilerin Kasım ayında Biden’ın galip gelmesi durumunda diğer tüm değişikliklerden daha erken görebileceği bir durum olabilir.
Biden’ı çevre sorunları konusunda yolun ortası olarak gören Amerikalılar için, alternatiften başlayarak akılda tutulması gereken iki nokta var: Trump Yönetimi, Başkan Nixon’dan bu yana çevresel programların ve düzenlemelerin en önemli geri dönüşlerinden bazılarını temsil ediyor. Trump, uluslararası iklim anlaşmalarından hiç çekinmeden çıktı, Obama dönemi politikalarını da tersine çevirdi. Öte yandan raporlara göre, federal elektrikli araç vergi kredilerini henüz mart ayında Tesla için sona erdirdi. GM için ise sürekli olarak düşük gaz fiyatları ve hükümet desteği sunuldu.
Ayrıca, Beyaz Saray ekonomi danışmanı Larry Kudlow, yeni dönemde bu çabayı sürdürme sözü verdi. “Politikamız gereği, tüm bu sübvansiyonları sona erdirmek istiyoruz,” dedi. “Ayrıca, Obama yönetimi sırasında uygulanan diğer sübvansiyonlar, yenilenebilir enerji için olanlar dahil sona eriyor.”
Biden çevrecilik konusunda yolun orasında olsa bile, Trump’ın politikaları tarihsel bir perspektiften şu ana dek yolun sağında ve belki de kaldırımdadırlar. Ancak, rakibinin yayınlanan platformu bir gösterge ise, Biden’ı yolun ortasından çok daha çevreci olarak tanımlayabiliriz.
Elektrikli Arabalar Yol Ayrımında
Eski Başkan Yardımcısı Biden’ın seçim sitesi, “Obama-Biden Yönetiminin uygulamaya koyduğunun ötesine geçen yeni bir yakıt ekonomisi standardı geliştirmek için çalışacağını” belirtiyor. Daha sonra Trump yönetimi altında geri alınan bu standart, 2025 model yılına kadar otomobiller ve hafif kamyonlar için 46,7 mpg’lik kurumsal ortalama yakıt ekonomisi standardını zorunlu kıldı. Ek olarak mevcut değer % 1,5 yerine % 5 yıllık artışa ulaştı ve 40,4 mpg ile sonuçlandı.
Elektrikli otomobiller için ise değişim daha hızlı gerçekleşebilir. Biden’in iklim değişikliğini “temel ulusal güvenlik politikası” olarak ilan etti. Biden mevcut başkandan sınırları zorlama konusunda bir şey öğrenmişse, çoğunluk kongre desteği olmasa bile tek taraflı eylemde bulunmasına zemin hazırlıyor.
Sonuç olarak, şu an yükselişte olan elektrikli araçların petrolün yerini alabilmeleri için devlet sübvansiyonları olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Çünkü her ne kadar zararsız ve her geçen gün artan performansları olsa da halen pahalılar.