Batan Markaların En İyi Arabaları 4
Zaman değişiyor, pazarlar gelişiyor ve bu süreç içerisinde, her sektörde olduğu gibi, otomotiv sektöründe de konumunu kaybeden birçok firma oldu. Artık aramızda olmayan bu firmalardan bazıları hala hatırlanırken bazıları unutuldu gitti. Bazı firmaların ise modellerinin adı günümüzde hala yaşıyor. Biz de bu markaların akıllarda kalan en iyi arabalarına bir göz atalım dedik. Toplam 39 aracı 5 farklı yazıda ele alacağımızın ‘’Batan Markaların En İyi Arabaları’’ serimizin dördüncü yazısında toplam 8 aracı inceleyeceğiz. İşte ‘’Batan Markaların En İyi Arabaları 4’’ yazımız.
1 Triumph: Stag (1970)
Bazıları Triumph için, 50’li ve 60’lı yıllardan başarılı spor roadster serisini seçse de, Mercedes SL’ye rakip olduğundan İngiliz V8 motorlu Stag’ın daha fazla takdiri hak ettiğini düşünüyoruz. Bu huysuz ve yakışıklı araç, dayanıklılık sorunları ile boğuşuyordu. Ancak çalıştığı zamanlarda güzel bir sürüşü vardı.
Peki Triumph’a ne oldu?
Triumph, İngiliz Leyland sahipleri tarafından ezildi ve TR7 şirket içinde geliştirilen son otomobil oldu. Bunu, Triumph Acclaim isimli 1981 Honda tabanlı taklit izledi ve bu seri de 1984’te sona erdi. Bunların yanında, merak uyandıran bir şekilde, Triumph Cars adı bugün BMW’ye ait. Triumph ve BMW, 1970’lerde Avrupa’da küçük spor sedan pazarında kafa kafaya gidiyordu.
2 Vespa: 400 (1957)
Bir otomobil üreticisi olarak Vespa artık aramızda değil. Ancak scooterlarla uluslararası olarak tanınan İtalyan markası; Monako’daki yüksek profilli bir etkinlikte, Avrupa pazarındaki en küçük otomobillerden birini tanıtırken, otomobil dünyasına küçük bir giriş yapmış oldu. Vespa 400, kendisinden sadece birkaç ay önce piyasaya çıkan Goggomobil ve Fiat 500 ile aynı arenada yarıştı. Hızla başlayıp biten bu serüvenden sonra Vespa asla başka bir araba yapmadı.
Peki Vespa’ya ne oldu?
Tek kelimeyle hiçbir şey. Motorlu scooter üretmeye devam ediyorlar. Ana şirketi Piaggio, 2019 yılında Aprilia ve Moto Guzzi gibi çeşitli markaları kullanarak 400.000 adet iki tekerlekli araç sattı.
3 DeSoto: Model K (1928)
1928’de Chrysler tarafından yaratılan DeSoto, 1929 yılı için ilk arabası olan Model K’yı piyasaya sürdüğünde rakiplerinin dikkatini çekmişti. Piyasadaki ilk 12 ayında 81.065 adet satıldı. Bu onlarca yıl kırılmayan bir rekora dönüştü. Model K, kendiyle en yakın özelliklerdeki bir Chrysler’den daha ucuzdu, altı silindirli bir motorla donatılmıştı. Ayrıca bir roadster da dahil olmak üzere çeşitli gövde stilleriyle sunuluyordu. Doğru zamanda gelen doğru otomobildi. Chrysler ana markası için gelecek parlak görünüyordu.
Peki DeSoto’ya ne oldu?
DeSoto’nun erken başarısı hızla kayboldu. Chrysler ayrıca 1928’de Dodge’u satın aldı ve bu iki yeni ekleme çoğu zaman çakıştı. Her ikisi de kitlesel pazar markaları olarak Chrysler’in altında konumlandırılmıştı. Evrimi Chrysler portföyünün geri kalanını takip etti. Satışlar, Edsel’in sona ermesine neden olan durgunluk sebebiyle 1958’de çöktü. Bunun üzerine Chrysler, 1960 yılında DeSoto’yu kapatma planını açıkladı.
4 Duesenberg: Model J (1928)
Duesenberg, Model J’yi dünyanın en lüks otomobillerinden biri olarak geliştirdi. Bir coupe, üstü açılır araba veya sedan olması büyük ölçüde alıcının cüzdanına bağlıydı. Model J, çeşitli Amerikan ve yabancı karoser yapımcılarından çeşitli gövde seçenekleriyle donatılabilen bir araçtı. Başlangıçta doğal emişli düz sekizli bir motor kullandı. Ancak 1932’de 100mph’nin üzerinde seyir yapabilen süper şarjlı bir model geldi. 1937’ye kadar yaklaşık 481 adet Model J üretildi.
Duesenberg’e ne oldu?
Duesenberg, 1937’de Errett Lobban Cord’un araba imparatorluğu çöktükten sonra beklenmedik bir şekilde kapandı. Devamında, Auburn ve Cord da kapandı. Birkaç girişimci o zamandan beri Duesenberg’i yeniden canlandırmaya çalıştı ancak başarısız oldular. Eskiden, aktör Gary Cooper’a ait olan 1935 model bir Duesenberg SSJ roadster, 2018’de bir müzayedede 22 milyon dolara satılarak bir müzayedede satılan en değerli Amerikan arabası ünvanının sahibi oldu.
5 Nash: Metropolitan (1953)
Nash, Metropolitan’ı Avrupa havasına sahip, küçültülmüş bir Amerikan arabası olarak hayal etti. Pininfarina’dan bir tasarım siparişi verildi. Austin’den A40’ın motor ve yedek üretim kapasitesi istendi. Her şey şaşırtıcı derecede iyi şekilde bir araya geldi; Amerika’nın en küçük ve en şık arabalarından biri doğdu. Satışlar 1954 yılında başladı. Genellikle ikinci bir araba olarak satın alınan Metropolitan, 1961’de üretim sona erene kadar birkaç evrim geçirdi (ve Hudson ve Rambler dahil olmak üzere çeşitli isimler altında satıldı).
Nash’e ne oldu?
1954’te Nash ve Hudson, o zamanlar Amerikan tarihindeki en büyük şirket birleşmesiyle American Motors Corporation (AMC) oldular. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki dördüncü en büyük otomobil üreticisini kurdular. Sonrasında AMC 1987’de Chrysler tarafından devralındı. Nash adının kullanımı ise 1957’de durduruldu.
6 Auto-Union: 1000 SP (1957)
Görsel olarak, Auto-Union 1000 SP, birinci nesil Ford Thunderbird’e benziyordu. Yine de SP, modele özgü bazı farklılıklar olsa da, temel iki zamanlı, üç silindirli motorunu aile dostu kardeşiyle paylaştı. Stuttgart merkezli karoser üreticisi Baur, 1958 ve 1965 yılları arasında 1000 SP’den yaklaşık 5000 adet üretti. Ayrıca 1961’den başlayarak 1000 SP tabanlı dönüştürülebilir yaklaşık 1640 daha örnek üretti.
Auto-Union’a ne oldu?
Auto-Union, 1969’da NSU ile birleşti ve her ikisi de kısa bir süre sonra Volkswagen bünyesine dahil edildi. Bu birleşme sonucu Audi doğdu. Her iki marka da 2021’de atıl durumda olsa da, Audi hala NSU merkezinin bulunduğu Neckarsulm’da (R8 süper otomobil dahil) otomobil üretiyor ve Volkswagen, Auto-Union’ın köklerinin bir kısmının bulunduğu (ve Trabant’ın yapıldığı yer) Zwickau’da otomobil üretiyor.
7 Checker Motors: Taxi (1960)
1961’de piyasaya sürülen Checker Taxi (A9/A11), Amerika’nın en sembolik taksilerinden biriydi ve hala öyle. On yıllar boyunca büyük görsel değişiklikler olmadan üretimde kaldığı için süperstar statüsüne ulaştı. Checker, uzun yıllardır taksi pazarında neredeyse tekel konumundaydı. Bu nedenle alıcıları yeni, trendleri takip eden bir tasarım ve yeni özelliklerle showroomlara çekme konusunda endişelenmesine gerek yoktu.
New York da dahil olmak üzere büyük Amerikan şehirlerindeki daha gevşek taksi düzenlemeleri, 1970’lerde Taxi’nin ticari durumunu tehdit etti. Checker, özel alıcılara ve otel zincirlerine de araba satıyordu. Ancak taksi şoförleri müşterilerinin büyük çoğunluğunu temsil ediyordu. Onların daha yeni, daha hızlı ve daha verimli alternatiflere erişimini sağlayamamak, pazar paylarını tehlikeli bir şekilde zedeledi.
Checker Motors’a ne oldu?
Eski General Motors başkanı Ed Cole, emekli olduktan sonra Checker’a yatırım yaptı. Ancak Cole’un 1977’deki ölümünden sonra şirketi gençleştirme planları da suya düşmüş oldu. Sonrasında, artan finansal endişelerle karşı karşıya kalan Checker, 1982’de kapandı. Marka o yıl 2000 araba üretmişti.
8 Amphicar: Model 770 (1961)
1961’de piyasaya sürülen Amphicar Model 770, doğrudan rakibi olmayan bir tekne-araba hibritiydi. Arkaya monte edilmiş, Triumph kaynaklı dört silindirli motoru ya arka tekerlekleri ya da arka tamponun altında görünen bir çift plastik pervaneyi döndürürken, ön tekerlekler karada mı yoksa suda mı hareket ettiğinden bağımsız olarak onu yönlendiriyordu. Şaşırtıcı derecede çok yönlüydü ve neyse ki tamamen su geçirmezdi.
Model 770’in girdiği niş, Amphicar’ı finansal olarak ayakta tutmak için çok küçüktü. Batı Almanya’da yaklaşık 4000 adet inşa edildikten, sonra üretim 1967’de sona erdi. Bunların çoğu Amerika Birleşik Devletleri’nde satıldı. Bunlardan biri, bir göle doğru sürerken frenleri arızalanmış gibi davranarak ziyaretçilere şaka yapmaktan zevk alan Başkan Lyndon Johnson idi.
Amphicar’a ne oldu?
Amphicar, Model 770’i baltaladıktan sonra otomobil endüstrisinde kalmamayı tercih etti. Ancak, bugüne kadar başka hiçbir şirket seri üretim bir Amphicar binek otomobil için çabalamadı.
‘’Batan Markaların En İyi Arabaları 4’’ yazımızı okudunuz için teşekkür ederiz. Beşinci yazıda görüşmek üzere.
Batan Markaların En İyi Arabaları 3
Batan Markaların En İyi Arabaları 5