Çılgın Konsept Arabalar Serisi: Bölüm 1

Dünyanın en eski konsept otomobillerinden biri olan Le Sabre; onu günlük arabası olarak kullanan GM tasarım şefi Harley Earl’ün (1893-1969) verimli hayal gücünden geldi. Kapıların ve pencerelerin elektrikle çalışması ve yağmur durumunda otomatik olarak yükselen sert bir tavanı vardı.

Butonlu otomatik şanzıman ile XL-500’ün zahmetsiz sürüş sağlaması gerekiyordu. Klima, kabinin çok ısınmasını önlese de, komple camdan oluşan bu aracı kullanmak güneş altında kapalı bir fanusta kalmak gibiydi. Standart donanım, delinme durumunda yardım sağlamak için bir telefon ve yerleşik jakları içeriyordu.

“Uçan kanat” ön ucu ve fiberglas yapısıyla Wildcat II, 1953’te (orijinal Corvette ile aynı yıl) ortaya çıktığında kesinlikle geleceğin arabasıydı. Bu konseptin orta kısmına odaklandığınızda, en eski Corvette’lere ne kadar benzediğini görebilirsiniz.

Bununla ilgili özet, gösterişli olmaktan ziyade yolla daha ilişkili bir formül üretmekti. Sonuç olarak, Adventurer’ın abartısız keskin çizgileri vardı. Afterburner’dan (jet uçaklarındaki itiş sistemi) ilham alan arka lambalar, daha sonraki Chrysler konseptleriyle nelerin geleceğine dair bir ipucu veriyordu.

FX, Future Experimental’i temsil ediyordu. Öndeki ‘’mızraklar’’, öndeki araçlara çarpmasını durdurmak için kontrol etmeye yardımcı olan antenlerdi. Atmos, Ford’un özgür ve sınırsız yaratıcı düşünceden geldiğini gösterme çabası ile tasarlandı. Bir cam gölgelik, üç kişilik oturma yeri ve bir çift uçak tarzı palet ile gerçekten bir jet çağı tasarımıydı.

Firebird konseptinin ilki olan bu araç; direksiyon simidi, gaz pedalı ve frenden bağımsız tek çubuklu bir kontrol sistemine sahipti. Bu sistem arabanın ortasında olduğu için sürücü ya da yolcu onu çalıştırabilirdi. Güç, yerleşik bir jeneratör aracılığıyla, evlere güç sağlamak için kullanılabilecek kapasitede, bir gaz türbininden geliyordu.

Camlar, kapıların arkasından arabanın çevresine doğru uzandığı için bu güzelliğe yeni bir ön cam takmak istemezsiniz. İçeri girip çıkmak için her şey bir gölgelik gibi eğilmiş. Kabin klimalıydı ve güç, arkaya monte edilmiş bir gaz türbininden geliyordu.

Orijinal Batman TV dizisindeki başrolüyle tanınan Futura, ön ve arka kanatlarla birlikte ikiz pleksiglas kubbeleri sayesinde başka hiçbir araca benzemiyordu. Ford, düğmeli otomatik şanzımana da sahip 300 beygir güçlü ve V8 motorlu bu konsepti oluşturmak için 250.000 dolar harcadı.

Bu arabanın arka tarafı, tüm hatları tek bir noktada birleşen bir jet avcı uçağından açıkça esinlenmiştir. Dikiz aynaları yerine kuyrukta, resimleri ön paneldeki ekrana yansıtan bir kamera vardı. Arabanın tepesinin tamamı camdan yapıldı. Sağlamlığı sağlamak için dadece birkaç ince sütun kullanılmıştı.

Yine bir gaz türbini ile çalışan devam filmi niteliğinde olan Firebird II ilk modelinden çok farklıydı. Titanyumdan üretilen Firebird II, yönlendirmeli yollarda çalışacak şekilde tasarlandı. Bu nedenle bugünün olası otonom arabalarının öncüsü oldu.

Dünyanın serbest pistonlu motora sahip ilk arabası olan XP-500; hayvansal, bitkisel veya mineral yağları yakabiliyordu. Sonrasında bu sıcak gazları bir borudan arka tekerlekleri çalıştıran bir türbine pompalayabiliyordu. Sorun şuydu; 250 beygirlik motor çalışırken o kadar büyük bir gürültü çıkarıyordu ki, sürüş sırasında kulak koruyucular takmak zorunda kalıyordunuz.

Jet uçaklarından çok köpekbalıklarından ilham alan alüminyum gövdeli Club de Mer’in burun ve kuyruk tasarımı denizden geliyordu. Ancak bu kanallar aero ile ilgiliydi. Araba gece sürüldüğünde, farları ortaya çıkarmak için burundaki bölmeler 180 derece dönüyordu.

Serimiz önümüzdeki günlerde ” Çılgın Konsept Arabalar 2 ” yazımızla devam edecek. Bizi takip etmeye devam edin.

Çılgın Konsept Arabalar 2