Bundan 300 yıl önce, bugün hayatımızda önemli bir yere sahip olan elektrik, yalnızca bir grup bilim insanı tarafından sadece var olduğunun bilindiği bir kavramdı. Sokakta kimsenin aklının ucundan bile geçmeyen bu kavram, kullanılmaya başladığı günden itibaren dünya tarihinde devrim niteliğinde değişikliklere yol açacaktı. 300 sene önce hiç olmayan bir şeyi bugün evimizde, sokaklarda, cebimizde taşıyor ve elektrikli otomobiller ile yeni bir dönemi başlatmayı hedefliyoruz. Peki elektrik, aradan geçen onca yılda hayatımızın her alanında bu kadar yaygın hale gelmişken, elektrikli araçlar ile tanışmamız neden hala büyük bir teknolojik gelişme olarak karşımıza çıkıyor?
Elektrik antik çağlarda bile varlığı bilinen bir kavramdı. Ancak endüstride kullanılması biraz zaman aldı. İlk elektrikli motor 1821 yılında Michael Faraday tarafından yapıldı. 1870’li yıllarda fabrikalarda kullanılmaya başlayan elektrik, 1879 yılında ampülün icadı ile sıradan insanın da dikkatini çeken bir teknoloji olmuştu.
O yıldan itibaren geçen her on yılda kendine yeni kullanım alanları bulan elektrik, artık üretilmesi oldukça elzem bir malzeme haline geldi. Her gün devam eden hayatın artık ayrılamaz bir parçası haline geldi. Bugün elektrikli otomobiller ile birlikte hayatımıza yeni bir boyut kazandıran elektriğin, fabrikalarda, üretime yardımcı olan makinelerde, cep telefonlarında ve hayatımızın her alanına girdikten sonra arabalara entegre edilmesini onun depolanması için gelişmekte olan teknolojilerin ihtiyaç duyduğu zamana borçluyuz.
Bugün aydınlatma için petrol ürünleri kullandığımızı bir düşünün. Ne kadar tuhaf ve garip öyle değil mi? Belki de bugüne kadar gelişen otomobil teknolojisi de bundan birkaç on yıl sonra gelecek nesiller için aynı şeyi ifade edecek. Değişimin bugün olmasının ise birkaç nedeni var.
1. Batarya ve Elektrik Depolama Teknolojilerindeki Gelişme
Küçük miktarlarda elektriğin depolanması cep telefonları ile birlikte hayatımıza gireli bir hayli oluyor. Ancak büyük miktarlarda elektriğin taşınabilir bir şekilde depolanarak otomobillere entegre edilmesi bir miktar zaman aldı.
2. Fosil Yakıtların Sınırlılığı
Fosil yakıtların sınırlı olması aslında eninde sonunda bir değişikliğin meydana gelmesini gerektiriyordu. Bu değişikliğin neden 21.yüzyılda ağır bir biçimde gündeme geldiği sorusunun cevabı ise son maddemizde.
3. Küresel İklim Değişikliği
Elektrikli araçların ortaya çıkışındaki en büyük motivasyon ve onların satış rakamlarını artırmak için kullandıkları en büyük argüman temiz bir gelecek hayali. Küresel iklim değişikliği bütün dünya ekosistemini tehdit ederek doğal yaşam alanlarına zarar veriyor. Bunun en büyük sorumlularından biri de fosil yakıt kullanımdan kaynaklanan sera gazları. İşte bunun azaltılaması için küresel ticaret ve ulaşımda kullanılan yegane yakıt olan petrolün kullanımının azaltılması gerekiyor. Elektrikli otomobiller de burada devreye girerek sıfır emisyon sloganıyla gönülleri fethediyor.
Ancak elektrikli araçlarımızı yürütmek için ihtiyacımız olan enerjiyi, temiz kaynaklar vasıtasıyla elde etmediğimiz sürece gelecek nesiller için kayda değer bir mesafe kat etmiş olmayacağız. Ancak bir yerden başlamak, hiç başlamamış olmaktan iyidir.
Peki sizce elektrikli otomobiller dertlerimize derman olabilecek ve geleneksel otomobillerin yerini alabilecek mi?