İnsanlar için önemli bir dönüm noktası olan otomobillerin tarihi, 19. yüzyıla kadar uzanıyor. Otomobillerin tam olarak nerede ve kimin tarafından yapıldı gibi sorunların cevabı çok net değil. Fakat otomobil tarihinin başlangıcında birkaç kişinin ve markanın önüne çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Tam anlamıyla bildiğimiz modern arabanın ise 1940’lı yıllarda ortaya çıktığını hemen ekleyelim. Sadece tarihin değil, insanlığın sosyal ve kültürel öğelerini önemli ölçüde değiştiren otomobillerin çevreye olan etkisini de bugün net bir şekilde görebiliyoruz. Oto yollar, köprüler, tüneller, otoparklar ve arabalara uygun düzenlenen birçok altyapı sistemini bu etkilere örnek gösterebiliriz. Cumhuriyetimizin 100. yılında otomobil dünyasının geçmişine, bugününe ve yarınına ışık tutacak bilgileri bu yazıda bulabilirsiniz.
Otomobillerin Geçmişine Kısa Bir Yolculuk
Daha önce belirttiğimiz gibi arabaların tam olarak nerede, ne zaman ve nasıl ortaya çıktığını konusu hakkında net bir cevap bulmak oldukça zor. Buna odaklanmak yerine, otomobil dünyasının mihenk taşlarından bahsetmek daha doğru olabilir. Markalardan önce otomobil dünyasına fikirleriyle çok büyük bir dönüşüm yaşatan Henry Ford, ilk bahsetmemiz gereken isimlerin başında geliyor. Ford T modelinin ortaya çıkışıyla birlikte otomobil dünyasının ilk kez seri üretim ile tanıştığını söyleyebiliriz. 2. Dünya Savaşı’nın da otomobil tarihinde önemli bir yeri var. Savaştan önce yaklaşık 500 bin olan otomobil sayısı, savaş zamanı ve sonrası neredeyse 6 katına çıkıyor. Bunun bir sonucu olarak devam eden yıllarda bir tüketim nesnesine dönüşen arabaların, her 10 yılda bir teknoloji olarak sınıf atladığını söyleyebiliriz. Sürücülere her zaman çağın ilerisini vadeden otomobiller için bugüne kadar yüz binlerce patentin alınması bu konudaki gelişimin net bir kanıtı olarak görebiliriz.
Cumhuriyet’in İlk 100 Yılında Otomotiv Pazarı
İlk önce odağımızı Cumhuriyet’in ilk yıllarına çevirmek gerekiyor. Arabaların insan hayatına yeni yeni girmesiyle birlikte dünyada olduğu gibi Cumhuriyet’in ilk yıllarında da otomobil sektörü henüz gelişme aşamasındaydı diyebiliriz. Cumhuriyet’in ilk yıllarında tarımda makineleşme ihtiyacının fazla olması nedeniyle ilk önce arazi şartlarına uyum sağlayabilecek otomobillerin Türkiye pazarına giriş yaptığı söyleyebiliriz. Daha sonra gelişen oto yol ve altyapı yatırımlarıyla üretim ve marka odaklı büyümenin devam ettiğini görüyoruz. Ford ve Fiat gibi dev otomobil markalarının iş birliği ile sanayileşmeyi sağlam temeller üzerine kuran Türkiye’nin, bu dönemde Anadol vb. otomobiller ile markalaşma konusunda önemli adımlar attığını söyleyebiliriz.
Günümüzde Otomobil Dünyası
Dinamik ve sürekli gelişen bir sektör olan otomobil dünyası sunduğu çeşitli teknoloji ve hizmetler ile öne çıkıyor. Geçmişle kıyasladığımızda elektrikli ve hibrit araçlar günümüzde fark yaratan en önemli teknolojiler arasında yer alıyor. Yaşanan gelişmeler sadece motor teknolojisiyle sınırlı kalmadı. Otonom sürüşün ve internet bağlantılı araçların yolculuk deneyimini farklı boyutlara çıkardığını söylemek mümkün. Hızla ilerleyen otomobil teknolojisinin güvenlik konusunda da önemli aşamalar katettiğini görebiliyoruz. Şerit takip, hız kontrolü, gelişmiş frenleme sistemleri, çarpışma önleme ve yaya güvenliği gibi son teknolojik adımların yolculukları daha güvenli bir hale getirdiğini söyleyebiliriz. Dünyadaki otomobil üretim merkezlerinden biri olan Türkiye’nin tesisleşme, ihracat ve üretim konusunda yenilikçi adımlar attığını söyleyebiliriz. Uzun bir aradan sonra üretilen yerli otomobillerden biri olan Togg’un, günümüz teknolojisini çok iyi analiz ederek elektrikli otomobil kategorisine hızlı bir giriş yaptığını söyleyebiliriz.
Gelecek 100 Yıl Nasıl Şekillenecek?
Şimdiki teknolojiyi ve sistemleri düşündüğümüzde otomobil dünyasında heyecan verici bir geleceğin bizi beklediğini kesin. Sürüş konforunun ve güvenliğin artmasıyla beraber daha eğlenceli ve keyifli yolculuklar bizi bekliyor. Çığır açacak değişimlerin başında ise otonom sürüş ve farklı alternatif yakıt sistemleri geliyor. Otonom sürüş sisteminin araba ve trafik güvenliğini ön planda tutan teknolojileri ile gelecekteki trafik kazalarını büyük oranda azaltabileceği düşünülüyor. İklim ve çevre gibi en önemli konular ise alternatif yakıt teknolojileri ile çözüme kavuşabilir. Oksijenle tepkimeye giren hidrojenli yakıt hücresi gibi teknolojiler dünyanın geleceği için hayati bir önem taşıyor. Küresel otomobil piyasasındaki bu gelişmeler gelecekte Türkiye pazarını da doğrudan etkileyeceği söyleyebiliriz. Elektrik teknolojisi, otonom yazılımları, sürdürülebilirlik ve yerli üretim gibi konularda atılacak adımlar, Cumhuriyetin gelecek yüz yılını bambaşka bir noktaya taşıyabilir.