Otomobil endüstri tarihinde birbirinden farklı geçmişe sahip köklü araçlar bulunuyor. Örneğin Ferrari, BMW, Ford, Volkswagen gibi pek çok markanın ikonikleşmiş araçları var. Bu araçların öne çıkmasındaki asıl sebep ise dönemin mevcut şartlarıdır. Ardından araçların işçiliği ve performansı gelir. Ayrıca bazı otomobillerin tasarımı da kendini hemen belli eder. İşte, o araçlardan biri olan Volkswagen Beetle da hem döneminin hem de bugünün önemli araçları arasında yerini alır. Merak edenler için Volkswagen Beetle’ın köklü tarihine birlikte göz atalım.
Volkswagen Beetle’ın Doğuşu
Tip 1, Model 1, kaplumbağa, tosbağa ve Vosvos olarak da bilinen araba, yaşam serüveninde zamanla Beetle ismini aldı. Şimdilerin dünyaca ünlü otomobil üreticisi yani Porsche’un atası tarafından tasarlandı. Ferdinand Porsche, Almanya’dan gelen talep üzerine Alman ihtiyaçlarına yönelik uygun fiyatlı bir araç tasarladı. Aslında aracın çıkış gayesi halk, zaten Volks-wagen markasının kelime anlamı da halkın arabasıdır. Halk için tasarlanan aracın dünyada bu kadar ses getireceği kimse tarafından tahmin edilmiyordu.
Volkswagen tarihinde önemli bir yere sahip olan Beetle, markanın değişim ve gelişiminde büyük rol oynamayı başardı. Bu durumun temelinde II. Dünya Savaşı’nın ardından ABD üreticisinin halk üzerindeki gücünü kaybetmesi yatar. Gücü eline alan halk, Baby Boomer yani bebek patlamasının yaşandığı sıralarda geniş ve büyük araçlara yöneldi. Beetle ise ABD pazarındaki araçlardan küçüktü. Ancak bu şartlara rağmen Volkswagen, 1945 yılında ABD’deki tüketicilere Beetle’ı tanıtarak satışlarını yükseltmek istiyordu. Volkwagen, bu sebeple küçük ve tuhaf görünümlü bu aracı piyasaya sundu.
Kaynaklara göre araç iki yetişkin ve üç çocuğu taşıyabilecek kapasiteye sahipti. ABD’de sürücüler, geniş araçlara alışık olduğu için aracın satılması daha da zorlaşıyordu. Farklı bir kültüre pek hitap etmeyen bu Alman arabası, Amerikalıların aile yapısına uymuyordu. Amerikalılar, daha çok büyük ve geniş otomobil kullanmayı seviyordu. Bu durumun asıl sebeplerinden biri ise büyük otomobilin, statüye ve zenginliğe işaret etmesiydi. Tabi, İkinci Dünya Savaşı’nın üzerinden az bir zaman geçmesi ve Alman menşei taşıması Volkswagen Beetle’a kötü bir şöhret katıyordu. Aynı zamanda ucuz, küçük ve sade olması nedeniyle de pek tercih edilmiyordu.
Volkswagen’den “Think Small”
Beetle’ın kötü giden satışlarını düzeltmek için Volkswagen, pazarlama ve reklam alanında usta bir reklam ajansıyla (DDB – William Bill Bernbach) anlaşmaya gitti. Ajans, Beetle’ın satışlarını arttırmak ve halka kabul ettirmek adına sade ama cesur birkaç ilan hazırladı. Hazırlanan ilanlarda dürüstlük ön planda tutuluyordu ancak otomobil küçük ve sadeydi. Tabi, büyük rakipleriyle kıyaslandığında daha ucuz ve dayanıklıydı. Aynı zamanda daha az yakıt harcayarak tasarruf sağlayabiliyordu. Artı ve eksileriyle Volkswagen Beetle’a uygun hazırlanan ilanlarda “Think Small” yani “Küçük Düşün” slogana yer verilmişti. Bu sayede marka, tüketicilere dürüst davranıyor ve sektördeki büyük araçlara ince bir gönderme yapıyordu.
Otomobil, bu reklam kampanyasıyla büyük ses getirmeye başlayarak satışlarını arttırdı. Bu sebeple hız kesmeden “Lemon” ilanı hazırlandı. Lemon ilanıyla üretim esnasında oluşan sorunları anlatılmaya çalışıldı. Aracın çürük ve üretim hatalı imajı korkmadan halka sunuldu. Aynı zamanda şeklinden dolayı limona benzetilmeye başlandı. Böylelikle Beetle’ın satış başarısı artmaya devam etti. Hatta, o zamanlarda Ford gibi büyük otomotiv devleri, muazzam bütçelerle reklam kampanyası yapıyordu. Ancak Volkswagen, Beetle için çok az bir bütçeyle büyük işler başarmıştı. Bu çalışmalar sayesinde dünyadaki pek çok kişi Beetle’ı tanımıştı. Aynı zamanda otomobil, satış rekorları kırmayı başarmıştı. Bazı kaynaklara göre Beetle, 21.5 milyondan fazla satarak dünyanın en çok satılan otomobilleri arasında yer alıyor. Hatta otomobil hayranı ve dünyaca ünlü sanatçı Elvis Presley bile Volkswagen Beetle satın alarak Amerika’ya bu aracı yakından tanıttı. 1953 yılına gelindiğinde ise Volkswagen ABD’de kendine ait bir distribütor ağı açamaya karar vererek sürece devam etti.
Volkswagen Beetle ve Hippie Kültürü
Volkswagen Beetle, bir süre sonra o kadar popüler oldu ki 1968’li yıllarda Hippie gençlerini temsil eder hale geldi. Bu durumun sebebi ise Love Bug (Aşk Böceği) filminde Beetle’a yer verilmesidir. Böylece otomobil, hippieliğin ve bu kültürün savunduğu evrensel barışın simgesi haline geldi. Aynı zamanda araba, ikonik bir karaktere dönüşerek bir yaşam tarzı sunmaya başladı. Küçük ve tuhaf görünümlü bir araç, bütün dünyada adından söz ettirmeyi başardı.