Onunla yollarda karşılaşmak çok kolay değil. Tabii İngiltere’de yaşamıyorsanız ya da adınız James Bond değilse!
Süreyya İzgi’den efsane bir otomobillle çok keyifli bir test sürüşü: Aston Martin Vantage Süreyya İzgi’nin anlatımıyla karşınızda!
Onunla yollarda karşılaşmak çok kolay değil. Tabii İngiltere’de yaşamıyorsanız ya da adınız James Bond değilse!.. Ana vatanı Britanya’da bile hiçbir zaman gündelik kullanılan bir otomobil olmadı Aston Martin. Bu dediğimi petrol bulaşmış parayı ne yapacaklarını bilemeyen Araplar dışında hiçbir yerde göremezsiniz. Altın folyo kaplatanı bile var malum! Ne zaman nerede kullanılır peki? Onları normal insanların uykuya çekildiği saatlerde elit kulüp rotalarında ya da sürüş aşkına ıssız otoyollarda görebilirsiniz. O da görebilirseniz. Yanından roket gibi geçecekleri muhakkak. Aston Martin kalitesi, doluşup piyasa yapmayı hoş görmez. Kaliteli şeritten ayrıldığını göremezsiniz.
Bugün Aston Martin Vantage’in içindeyim. İngiliz üreticinin yaşlanmak bilmeyen coupé’siyle biraz ajanlık yapayım. Beyaz otomobillerden hiç hoşlanmıyorum, sanki boya kalmamış gibi ülkenin yarısı beyaz otomobillerde doldu. Ama Aston Martin’in karizması, o motoru çalıştırdığım andaki gök gürlemesi, rengini bile unutturuyor.
Aston Martin Vantage’nin tasarımı sanki coupé formunun tanımı. Gerçi Aston Martin’in sedanları bile coupéler kadar dinamik görünüyor ya, neyse! 90’lı yıllara damgasını vurmuş Virage modelinden geliştirilmiş bu otomobil, tasarımsal ve teknolojik yeniliklerle bugünlere ulaşmış durumda. Markanın modellerinde yaygın Ian Callum imzası olmasına karşın Henrik Fisker’in tasarladığı bu gövde V12 motorla donatılıp 2006’dan itibaren sonsuz yollara salıverilmişti.
V8 Vantage S, V8 motorlu modeller arasındaki en yüksek performanslı ve en sürücü merkezli otomobil. Ama yüksek donanım kalitesi ve önemli oranda iyileştirilmiş haliyle, günlük kullanım için de değerli ve çekici bir seçenek. Pistlerde kazanılan bilgi birikimiyle, sürücüsüne yoğun ve güçlü bir sürüş keyfi yaşatmak için tasarlanmış.
Vantage, Aston Martin model ailesi içinde en hesaplı versiyon olarak geçiyor. Hani efsane marka, bütün diğer markaların üzerindedir ya, işte bu şövalyelerin “halkla buluşmayı” arzuladığı bir Porsche 911 rakibi. Ama onda bile V8’den aşağısını bulmak mümkün değil. Yarışçı bir ruh taşıdığı kesin. Zaten Vantage’ın marka kupasında start alan yarış otomobillerini de hatırlıyorum.
“Hesaplı” dediysem havası kaçmasın, V12 motorla el yapımı süper spor otomobil satın alabilecekler için hesaplı. Asla Porsche gibi halk otomobili zannedilmesin. Siz Türkiye’de az görülür olduğuna da çok takılmayın, otomobil yıllardır İngiltere’de en kolay ulaşılabilen süper spor otomobil durumunda. Tabii İngiltere koşullarında. Ünlü otomobil yorumcusu Jeremy Clarkson da Vantage’ı en iyi ses veren spor otomobil olarak lanse etmişti.
Aslında üzerinde kökeni 2008’e uzanan, Jaguar kökenli eski bir V6 motor var. Tabii bütün teknolojik unsurlarla yenilenmiş. Yarışlara uygun olarak yağlamasından piston alaşımlarına silindir çeperlerinden motor havuzundaki yerleşimine kadar motor Aston Martin mühendislerince marka kimliğine uyarlanmış.
Lafı çok uzattım yine… Kapıya gömülü çubuğa bastırıp kabine süzüldüğümde Rapide’den DB11’e her modelde rastladığım inanılmaz kalite seviyesi karşılıyor beni. Pardon, aslında bir el freni kolu karşılıyor. Alüminyum elcikli. Çok geleneksel, çok sportif.
İç mekan, çok güzel görünümlü, mükemmel bir işçilik eseri. Çarpıcı çizgileri ve güven dolu sadeliği ile hem göz alıcı estetik ihtiyacını hem de işlevsel ergonomi gereksinimlerini karşılayan otomobil, kendine özgü yüksek malzeme ve işçilik kalitesini de gözler önüne seriyor. Ne kadar yolculuk yaparsanız yapın, Vantage’ın size kendinizi iyi hissettirmeyeceği bir gün olamaz.
Aston Martin ailesinin en ulaşılabilir modeliyse de terzi gibi çalışan ellerde işlenmiş bir mücevher gibi. Hata ya da kalite kaybı bulmak imkansız Vantage’da. Seçilmiş renkler, kullanılan plastik materyal başka bir klasmanı temsil ediyor. 6 ileri vitesli SportShift II yarı otomatik şanzıman, olağanüstü değişim hızıyla spor otomobillere örnek oluyor.
Otomobilin mükemmel ayarlanmış karbon fiber kaplı daha alçak yeni ön tamponunda, motoru ve ön frenleri besleyen daha geniş bir hava girişi bulunuyor. Arka ızgaranın genişletilmiş bagaj kapağı splitteri hızlı sürüşlerde daha iyi bir aşağı yönlü kuvvet uyguluyor ve arka profile dinamik bir görünüm kazandırıyor. V12 Vantage’dan alınan yan eşikler otomobili optik olarak daha da genişletiyor ve yolla adeta bütünleştiriyor.
V8 S motor, dengeyi artıran ön ızgara ve güçlü arka difüzör dahil görünürdeki Karbon Fiber detaylarıyla diğer V8’lerden ayırt ediliyor. Standart donanım olarak bulunan spor egzozuyla V8, daha da mükemmelleştirilen görünümüne ve performansına uygun kendine has bir sese sahip.
Hayran hayran bakınmayı bırakıp yola Aston Martin’in Türkiye distribütörü D&D Motorlu Araçlar’ın Yeniköy’deki showroom’undan çıkmam gerek. Vantage ile zamanım da sınırlı hava da fazla kullanmama izin vermeyecek gibi, kara bulutlar tepemde… Makamıma kurulup göğüsteki düğmeye bastığımda hakikaten uzaklardan gök gürlüyor gibi hissettim.
V8 dizilimli silindirlerin içinde pistonlar inip çıktıkça aktif baypas valfli tam katalizörlü paslanmaz çelik egzozdan atmosphere yayılan ses de heyecan katsayımı da yükseltiyordu.
Birinci vitese geçip 19 inçlik lastiklerin üzerinde tedirgin ilerlerken henüz sıfır km’de olan bir otomobille “0-100 km/s hızlanma görmemişliğini” yapıp yapmama arasında gitti geldi aklım. Adabına uygun kullanmak gerekirdi Aston Martin’i. Sakin olacağım dedim. O da ne, 436 HP’lik motor, kuleye sormadan tekerlekleri yerden kesme niyetindeydi. 0-100 hızlanması sadece 4.8 saniye olan bu küçük sporcu ile havalanmamak için insanın önce kendi kontrolünü sağlaması bekleniyor gibiydi. Markanın geliştirdiği en güçlü V8 durumunda olan motor, 490 Nm’lik torkla adeta yolu altından çekiyor gibiydi.
Kokpitteki düğmeleri biraz kurcalarsak, mesela şık cam ‘Sport’ düğmesine bir defa basıldığında, vites değişimini hızlanarak sürücüye daha agresif bir gaz pedalı tepkisi sunarken aynı zamanda motor devir aralığının çoğunda egzoz baypas valflerini açıyor. Sport düğmesi, kontrolü tamamen sürücüye veriyor ve V8 Vantage S’in gerçek karakterini gün yüzüne çıkartıyor. Ha, bu performansd nasıl mı dizginleniyor? Her bir tekerleğin ardında önde 38 cm çaplı, arkada 33 cm çaplı dört pistonlu diskler yer alıyor, 6 pistonlu kaliperler o diskleri sımsıkı yakalıyor ve otomobilin keskin duruşlarına tanıklık ediyorsunuz.
Sürüş sonrası otomobilin komponentlerini elleriyle birleştiren teknisyenleri kontrol edenin kim olduğunu öğrenmek istiyorum. Tabii ki sorarak değil, kaputu açıyorum, motorun üzerindeki plakadan ismi okuyorum: Kieran Coffey. Sınırlı sayıda el yapımı otomobilde bir de böyle bir lüksüm var!
Gururla yazmışlar oraya “Hand built in England” tadını çıkarmayayım mı?
Aston Martin sahibi olmak, çok ayrıcalıklı bir şey. Eğer bir Aston Martin almak ya da merakınızdan fiyatlarına bakmak isterseniz Aston Martin ilanlarını inceleyebilirsiniz.
Süreyya İzgi’nin 1973 Model Citroen test sürüşü, Ferrari 458 İtalia test sürüşü, Ford Taunus XL test sürüşü içerikleri de ilginizi çekebilir.
Fiyat nedir?
İncelem fırsatı bulduysanız ne mutlu size… bu araç için james bond olunur 🙂
görünüş olarak çok farklı ve güzel duruyor