Gerçek bir motosiklet tutkununa sorduk: motosiklet mi araba mı, motorcular için trafik neden zor, baharda motosiklet bakımı nasıl olmalı, motor kullanmayı en keyifli kılan ülke hangisi. “Motosiklet sahibi olmak” röportajı sizlerle…
Sizi tanıyabilir miyiz?
33 yaşındayım, serbest olarak çeşitli dijital reklam ajanslarında dijital çözüm geliştirici ve uygulayıcı olarak çalışıyorum. İskenderun’luyum, İstanbul’da yaşıyorum ve en büyük tutkum motosiklet kullanmak.
Motor ve Motosiklet tutkunuz ne zaman başladı?
Babam, hemen her Hataylı gibi motosiklet sürücüsü olduğu için, aslında motorlar, çocukluğumdan beri hayatımın bir parçasıydı. Ancak kendim motor kullanmaya 15-16 yaşındayken başladım diyebilirim.
Hangi marka-model motora sahipsiniz?
Intercity Park’ta kullanmak için Ducati 1199 Panigale S‘im var, ayrıca gündelik kullanım için Ducati Multistrada 1200 S/T sahibiyim
Bahar dönemi motosiklet meraklıları için çok önemli. Bu döneme nasıl hazırlanıyorsunuz?
Baharda motosiklet bakımı önemli tabi. Ben dört mevsim boyunca motosiklete biniyorum. Bahar aylarında özellikle kışın tuzlanan yollar nedeniyle zarar gören ekipmanlarımı değiştirdiğimi, motosikletimin lastikleri vb. kış boyunca tuzlu suya maruz kalan malzemelerini yenllediğimi söyleyebilirim. Bir de kış aylarında Panigale’mi pek kullanmıyorum, bahar ayları geldiğinde genel olarak yağ, hidrolik ve soğutma sıvısının durumunu kontrol ediyorum, aküsüne bakım yapıyorum. Onun dışında çok özel bir hazırlık yaptığım söylenemez.
Türkiye’de motor kültürü sizce ne seviyede? Bir motor tutkunu olarak bu tutkunuzu en keyifli biçimde hangi ülkede yaşayabileceğinizi düşünüyorsunuz, neden?
Malesef Türkiye’de motosiklet kültürünün varlığından pek söz edemeyiz. İki tip kullanıcı var, bunu bir hayat felsefesi haline getirmiş olanlar, bir de otomobil alacak kadar bütçeye sahip olmadığı için otomobil alana kadar motosikletle idare edenler. Birinci tipte olan kullanıcı sayısı neredeyse çok çok az. Bir de motosiklete öcü gözüyle bakılıyor, oysa özellikle İstanbul gibi 7/24 trafiğin kilit şekilde ilerlediği bir şehirde otomobil sahibi olmak hiç akıl karı olmadığı halde motosiklete binmek isteyen herkes bu fikirden caydırılmaya çalışılıyor. Oysa tehlikeli olan motosikletin kendisi değil, otomobillerinde sürekli olarak trafik ile boğuşarak tahammülsüzlüğün doruk noktasında var olan sürücülerin kestirilemeyecek derecedeki tehlikeli davranışları.
Birçok ülke gezdiğimi söyleyebilirim, ancak motosiklet için en uygun ülkeler bana göre İtalya, İngiltere ve Yunanistan. Özellikle kapı komşumuz olan Yunanistan ile aramızda motosiklete dair böylesine uçurum olması moralimi çok bozuyor. Meriç nehrini geçtikten sonra değişenin ne olduğunu gerçekten çok merak ediyorum. İnsanların birbirine olan saygısından tutun da, motosikleti bir araç olarak kabul etmelerine kadar her şeyleri bambaşka bir seviyede.
Bir motosiklet kullanıcısı olarak trafikte en sık yaşadığınız sorun nedir?
Açıkçası otomobil kullandığımda da en çok yaşadığım sorun sürücülerin neredeyse tamamının eğitimsiz olması. Sinyal vermeyenler, şeritte 1 santimetre kadar yakınınıza girmeler, döner kavşakta kavşak içindekine yol vermeyenler, sizi araç yerine koymadığı için yol hakkınıza tecavüz edenler, sapağı kaçırıp 3 şerit birden değiştirip üstünüze sürenler… Ama en çok yaşadığım sorun takip mesafesi sanırım. Takip mesafesi bırakmaya çalıştığınız anda üstünüze çıkmaya çalışan biri muhakkak oluyor. Şimdiye kadar önümdeki bir araçla olan takip mesafemi 2 metreden daha uzun tutamadım. Tuttuğum anda yan şeritten bir uyanık üstüme kırıveriyor. Bir de sürekli olarak motosikletlere ‘şeridinden git’ diyenler var, kendilerine buradan selam ediyorum şeridimden gittiğim anda beni şerit dışına attıkları için.
Hayatında hiç motor kullanmamış hatta motora binmemiş birine ilk kez motosiklet sahibi olmak istiyorsa ne tavsiye edersiniz?
İlk olarak ekipmanlarını ve eğitimlerini tamamlasınlar. Motosikletleri zaman içinde değişecek ancak aldıkları ekipmanlar değişmeyecek, en kötü ihtimalle iki motosiklet görecek. Bu yüzden ekipman bütçesinden kısmadan, motosikletin bütçesinden kısarak, kullanımı kolay ve kendilerine trafikte deneyim kazandırırken tamamen trafiğe odaklanabilecekleri bir motosiklet tercih etmek gerekiyor. Büyük tekerlekli, motor hacmi 250-400cc’den daha büyük olmayan, mümkünse otomatik vitesli skuter tarzı bir motosiklet trafikte deneyim kazanırken vites değiştirmek ile uğraşmamak ve dikkatlerini dağıtmamak açısından en mantıklısı olacaktır. İlk motosiklet tercihi yapılırken şekil-şemalden daha çok kolay kullanımlı ve trafiğin dinamiklerine odaklanabilecekleri yönde davranmak en mantıklısı. Bir de unutmasınlar, motosikletten düşmemiş motorcu yoktur. Düşecek olan motorcu vardır.
Sizce motor kullanmak araba kullanmaktan daha mı zor, daha mı kolay?
Ben otomobil kullanmayı unuttum diyebilirim. Benim açımdan motosiklet kullanmak otomobil kullanmaktan çok çok daha kolay bu yüzden. Ne zaman bir otomobilin sürücü koltuğuna otursam ‘Bu virajı alır mıyım? Bu sokağa girebilir miyim? Buradan çıkabilir miyim? Solumda bir araç var mı? Arabayı bu park alanına sığar mı?’ gibi deli sorular beliriyor aklımda. Kışın kuru kalmak güzel oluyor evet ama, bence kullanımı oldukça zor ve zahmetli. Özellikle trafikte 10 metreyi 30 dakikada kat ettiğimzi düşünülürse, bence motosiklet kullanmak araba kullanmaktan her zaman daha çekici ve kolay.
Motosiklet sahibi olmak üzere ikinci el motosiklet ilanlarına ve galeriden sıfır motor ilanlarına göz gezdirebilirsiniz.
Her insan motor kullanmanın heyecanını bir kez de olsa yaşamalı.