‘Yol medeniyettir’ alıntısı hepimizin kulaklarına çalınmıştır. Yollar yalnızca iki ayrı nokta arasında ulaşımı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda o iki nokta arasındaki yaşamı da birbirine bağlar. Bu bağlantılar sayesinde tarih boyunca ticaret gelişmiş ve bu sayede farklı medeniyetler arasında etkileşim sağlanmıştır. Günümüzde bu etkileşim için yolların varlığına olan ihtiyacımız azalsa da, artan nüfusla birlikte hareketlenen kitleleri taşıyacak sistemlere olan ihtiyaç sürekli artıyor. Yükselen mobilite, insanların daha geniş alanlarda yaşamasına olanak sağlayarak şehir büyüklüğünde kavşak başlığını attığımız bu yazının yazılmasına neden oluyor. Peki nedir bu bir şehir büyüklüğünde kavşak?
Sienna Şehri vs. Houston Kavşağı
İtalya’nın Sienna kenti içerisinde 30 bin kişinin yaşadığı, UNESCO dünya mirası listesinde yer alan bir şehir. Yaklaşık 3.800 metrekare alan üzerine kurulu olan bu şehrin tarihi ilk otomobilin icadından çok çok daha öncelere dayanıyor.
Diğer tarafta konu aldığımız ABD’nin Texas eyaletinde bulunan Houstan şehri sınırları içindeki bir otoyoldaki kavşak, 30 bin nüfuslu 2500 senelik şehir ile aynı boyutta. Bunun sadece internette rastladığınızda bilmekten keyif aldığınız bir bilgi olmanın ötesinde bir önemi var: Otomobillerin, yolların ve bir bütün olarak ulaşımın gelişmesi modern dünyanın insanları belli alanlara hapsettiği düşüncesinin aksine onlara daha geniş yaşam alanları sunuyor!
Otomobiller, Yollar ve Kolaylaşan Ulaşım Nelere Neden Oluyor?
Ulaşım ve otomobil teknolojileri dünya tarihi için devrim niteliğinde değişimlere neden oldu. Bugün bir şehir olarak bildiğimiz alanın yüzlerce yıl sonra bir yolun büyüklüğüne eş değer olduğunu bir düşünün. Muazzam bir gelişme değil mi? İnsanlığın bugünlere gelmesinde büyük payı olan otomobil teknolojileri ve ulaşım kolaylığı, aslında göründüğü kadar olumlu bir etki yaratmayabiliyor.
Bugün şehir büyüklüğünde kavşak yaptığımızla övünsek de, bu oldukça maliyetli bir konu. İnşasını bir kenara bırakırsak, bu yolların varlığı ile geniş alanlarda yaşayabilir ve daha mobil hale gelen kitleler enerji sarfiyatına neden oluyor. İşe yürüyerek giden birisi ile 30km uzaktaki işine giden birini kıyaslayın. Makro düşünüldüğünde bu konu bize yüksek maliyetler, artan tüketim ve dolayısıyla artan kirlilik ile geri dönüyor.
Yüzyıllar boyunca bugünleri bekleyen insanlık, otomobiller sayesinde tam istediğini aldı derken yaşamın artan temposu ve kirlilik bu ödülü hak etmenin bedelini oldukça yükseltti. Gelecekte elektrikli otomobiller ile kirlilik boyutunu aşmaya çalışacağımız bu mesele bakalım daha hangi taraflarıyla bize kendini hatırlatacak. Ne olursa olsun, yine de kapak olarak kullandığımız resme tekrar baktığınızda ‘Vay be’ diyesiniz geliyordur.