Sigorta Konusunu Uzmanına Sorduk: Burak Kaan Karataş ile Röportaj

1
4597

Terör saldırısında aracınız zarar görürse ne olur, sigortacılık sektörü gençlere iş vaadediyor mu, en ilginç Kasko talepleri, Trafik Sigortasının en pahalısı…

Araç sahibi olmak, trafikte yaşanacak riskleri de beraberinde getiriyor. Bu amaçla araç sahipleri, hem özel sigorta poliçeleri  yaptırıyor hem de devlet eliyle zorunlu kılınan Trafik Sigortasını her yıl yeniliyor. Peki, “sigorta yaptırmazsak ne olur”, “sigorta fiyatları nasıl belirleniyor”,  “en yüksek trafik sigortası ücretini kim ödüyor” gibi soruların yanıtlarını almak üzere sektörde uzun yıllardır emek veren Burak Kaan Karataş ile keyifli bir röportaj yaptık.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Elbette. 1972 yılında Ankara’da doğdum. İlk, orta, lise ve üniversite öğrenimime Ankara’da devam ettim. Hacettepe Üniversitesi, Spor Bilimleri ve Teknikleri bölümü mezunuyum. Daha sonra İşletme, Halkla İlişkiler ve Pazarlama İletişimi üzerine farklı alanlarda eğitimler aldım. 1996 yılından itibaren sigortacılık alanında çalışıyorum. Halen Gürbaşlar Grup bünyesinde yer almakta olan Gürbaşlar Sigorta Şirketinin yöneticiliğini yapmaktayım. Gürbaşlar Sigorta bünyesinde, müşterilerimizin sigorta ihtiyaçlarına tek elden çoklu profesyonel çözümler üreten, analizle risklerin belirlenmesi sonucu en doğru teminatların ve poliçelerin sağlanması esasına dayalı bir anlayışla çalışıyoruz.

Sizce, otomotiv sigortası yaptırmak çok gerekli olmasına rağmen ülkemizde neden sadece yasal zorunluluk olarak görülüyor?

Bu, bizim uzun yıllardır üzerinde konuştuğumuz bir konu. Bahsettiğiniz poliçe türü Karayolları Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası yani kısa adıyla Trafik Sigorta’sıdır. Trafik Sigortası maalesef en temel ve araç sahiplerinin yaptırmak zorunda oldukları bir poliçe türü olmasına rağmen hak ettiği değeri görememektedir. Bunun en önemli nedenlerinin başında Trafik Sigortasının sigortalı aracın bir kaza sonucu karşı tarafa verdiği hasarları karşılaması ve bu sigortadan kendinin yararlanamaması gelmektedir. Oysa ki trafik sigortası yaptırmayan bir aracın bu gibi bir kazaya neden olması halinde araç sahibinin karşı tarafa verdiği hasarları kusuru oranında kendi bütçesinden karşılaması gerekir. Maddi anlamda bu hasar boyutu karşı tarafın zarar gören malının değerine göre değişkenlik göstereceğine göre bütün bu belirsiz risk araç sahibinin üzerine kalmaktadır. Karşı tarafın zarar gören değeri çok lüks ve çok pahalı bir araba olabileceği gibi bedeni riskleri de olabilir. Bildiğiniz üzere ülkemiz kaza istatistiklerinde dünya genelinde ilk sıralarda yer almaktadır ve oluşan kazalar ne yazık ki sadece maddi kayba neden olmamakta, bedeni yaralanmaları ve hatta ölümleri de beraberinde getirmektedir. Bu gibi bir kaza da karşı tarafın maddi kaybının yanı sıra bedeni hasarları da tazmin edilmek zorundadır ve ne yazık ki araç sahipleri tarafından bu durum göz ardı edilmektedir.

Ayrıca, araç sahibi tarafından zorunlu olarak yaptırılması gereken bir poliçe olduğu için kolluk kuvveti tarafından yapılacak kontroller de Trafik Sigortasının olmadığının tespit edilmesi halinde araç trafikten çekilmekte ve araç sahibine para cezası uygulanmaktır. Dolayısıyla her araç sahibi yasal zorunluluk olması, risklerin belirsiz olması ve sonuçlarının nereye varacağının bilinememesi nedenleriyle mutlaka Trafik Sigortası yaptırmalıdır.

Bilindiği üzere, Kasko Sigortası özel bir sigorta ve farklı poliçe kapsamları olabiliyor. Örneğin aracının çok farklı bir detayını teminat kapsamına aldırmak isteyenler çıkıyordur. Bu sektördeki uzun yıllara dayanan deneyimlerinizle gördüğünüz en ilginç Kasko Poliçe kapsamı neydi? 

Eskiden aracın park halinde iken hayvan kemirmesi sonucu oluşan hasarları teminat kapsamı dışında tutuluyordu. Artık bu teminatı da Geniş Kapsamlı Kasko Sigortası ile birlikte verebiliyoruz. Benim yaşadığım aklımda kalan en önemli talep, aracın motoruna sıkışan bir hayvan nedeniyle hem hayvanın tedavi masraflarının, hem de aracın motorunda meydana gelen hasarın tazmin edilmesiydi. Günümüzde bir motorlu aracın ister orijinal olsun, ister olması tüm aksesuarları kasko sigortası ile rahatlıkla teminat altına alınabilmekte, hatta üçüncü şahıslara verilebilecek bedeni ve maddi hasarlarda üst limit sınırı olmaksızın poliçe kapsamına dahil edilebilmektedir.

Sizce Kasko’su olmadan trafiğe çıkan birinin başına gelebilecek en kötü durum nedir?

Yaşanabilecek en kötü durum, bir kaza nedeniyle hem kendi aracının, hem de karşı tarafın aracının tam hasara uğraması, ayrıca bedeni hasarların oluşmasıdır. Bu gibi bir durumda araç sahibi sadece kendi aracının hasarını karşılamakla kalmayacak aynı zamanda Trafik Sigortası üst limitini geçen karşı tarafa verdiği tüm hasarları da yine kendisi karşılamak durumunda kalacaktır. Oysa ki araç sahibi kasko sigortası yaptırarak hem kendi aracının, hem de karşı tarafa verdiği hasarların trafik sigortası limitleri üzerinde kalan kısmını kasko poliçesinde yazan limitler dahilinde sigorta şirketinden tazmin edecek ve kendi bütçesini kullanmak zorunda kalmayacaktı. Sigorta yaptırmanın en büyük yararının ister şirketler için, ister bireyler için bütçeyi yani finansal durumu korumak olduğunu unutmayalım.

Aynı soruyu Zorunlu Trafik Sigortası için soralım mı? Trafik Sigortası Yoksa Ne Olur?

Trafik sigortasında da yine aynı senaryo geçerli. Buna göre karşı tarafa verilen hasarların tamamını da yine araç sahibi karşılamak zorunda kalacak mali durumuna gelecek külfet daha da artacaktır.

İkinci el araç alırken söz konusu aracın Kasko ve Trafik Sigortası devam eder mi yoksa yenilenmesi mi gerekir?

Satın alınan aracın hem kasko, hem de trafik sigortası iptal edilir ve varsa prim iadelerini aracı satan kişi alır. Eğer aracı yeni satın alan kişinin aynı kullanım tarzına sahip daha önce bir aracı varsa ve bu aracı satarak yeni aracını almışsa daha önceki kasko ve trafik poliçesindeki aynı hak ve menfaatleriyle yani indirimiyle yeni poliçeleri düzenlenir.

Çok can sıkıcı bir konu ama, merak edenler için soralım, terör saldırısında aracı zarar gören biri Kasko ya da Trafik Sigortasından teminat alabilir mi?

Terör saldırısına uğrayan bir kişinin eğer bu elim olay sonucu aracı hasar görmüşse aracının kasko sigortası olması ve terör teminatını da poliçesine dahil ettirmesi şartıyla bu hasarını ilgili sigorta şirketinden tazmin ettirmesi mümkündür.

Yine bu elim olay bir motorlu araç kullanılarak gerçekleştirilmişse ve olay sonucu kişinin aracında meydana gelen  maddi ya da bizzat kendisinde oluşan bedeni yaralanma ya da vefat sonucu kayıplar oluşmuş ise terör olayının gerçekleştirildiği aracın trafik sigortasından karşılanmayacaktır. Çünkü hem trafik sigortasında terör teminatı yoktur, hem de aracın çalınması halinde karşı tarafa verecek hasarlar trafik sigortası kapsamı dışında tutulmaktadır.

Son yıllarda otobüsle ya da arabayla Balkan’lara geziyse çıkmak çok trend. Arabasıyla yurt dışına çıkan bir vatandaş orada kaza yaparsa ne olur? / Kasko ya da Trafik Sigortası Yurt Dışında geçerli midir?

Bu sorunun yanıtı oldukça net. Eğer kişinin kasko sigortası varsa ve yurtdışı teminatı poliçeye seyahat süresince eklenmişse yurtdışında oluşan hasarları karşılanır. Trafik sigortası sadece yurtiçinde geçerlidir. Bu nedenle yurtdışına seyahat edecek olan bir kişi yurtdışına çıkmadan önce “green card” yani yeşil kart sigortası yaptırarak yurt dışında bir kaza sonucu karşı tarafa vereceği hasarları aynı trafik sigortasında olduğu gibi tazmin ettirebilir.

Trafik Sigortası fiyatları, son dönemde araç sahiplerini çok düşündürür oldu. Basit bir genellemeyle en yüksek Trafik Sigortası primlerini kimler ödüyor?

Genel duruma bakacak olursak sektörümüz trafik sigortasında uzun yıllardan beri oluşan hasar yükü nedeniyle zarar ettiğinden son yıllarda her araç sahibine düşen prim miktarında artış gözlemlenmektedir. Bu artış kimi araç sahiplerinde diğer araç sahiplerine göre daha yüksek gerçekleşebilmektedir. Ancak en basit yorumuyla en yüksek primleri hasar adedi yani hasar frekansı yüksek olan araç sahipleri ödemektedir.

Sigortacılık sektörünün önümüzdeki on yıl içinde nasıl bir geleceği olacağını öngörüyorsunuz?

Sigortacılık sektörü sürekli olarak gelişiyor. Artık online teklif ve poliçe alma dönemine doğru yavaş yavaş evriliyoruz. Sektörümüze girdiğimde poliçeler elle düzenleniyordu. Çalışanların işleri çok daha yoğundu. Ancak sigortacılar gerçekten fark yaratan, işlerine çok hakim olmak zorunda olan, bilgiyle dolu ve işlerinden keyif alan insanlardı. Geriye dönüp baktığımda bugün sigortacıların sistem odaklı, zamansal olarak kısıtlanmış olduklarını görüyoruz. Eskiden işlerimizde bilgi, hizmet, poliçe kapsamı ve prim konuşulurken şimdi ise maalesef sadece prim bazlı konuşuyoruz.

Ancak sigorta kavramına insanların daha bir hakim olarak, sigortayı daha çok benimseyerek yaklaştıklarını da gözlemliyoruz. Sigorta alımı kişisel algılardan, geçmiş hasarlardan ve doğal olarak gelir ile doğrudan alakalı olarak gerçekleşiyor. Yıllardan beri sigorta bilincinin yükseltilmesi ile ilgili sorunlardan bahsediyoruz. Bu da çok normal çünkü sigortalanma oranı bilinçlenme ile de doğrudan ilişkili. Sigortacılığa baktığımda daha çok yol alacağını düşünüyorum. Günümüzde aracılar önemini hala korurken sayıları her geçen gün azalma eğilimi gösteriyor. Buna karşın satış kanallarında bir artış söz konusu. Dün sadece acenteler varken bugün bankasürans kavramından, brokerlardan, online satış platformlarından ve çağrı merkezlerinden bahseder hale geldik. On yıl sonra kioskla satış, mobil satış gibi kavramlar belki de demode sayılacak.

İş arayan gençlere sigortacılık sektörünü önerir misiniz? 

Elbette öneririm. Ancak bu işi özüyle yapabilecek, sigortacılığı bilerek ve severek seçmiş, sistemden çok kendi bilgisine güvenecek, çok çalışmayı ilke edinecek insanlar bu işte başarılı olabilir ve yükselebilirler

1 YORUM

Yorum Yap

Please enter your comment!
Please enter your name here