Süreyya İzgi Anlattı: Yola Hayvan Fırlarsa!

0
22901

Volvo’nun Hayvan Tanıma Sistemi

Süreyya İzgi, özellikle arazi koşullarında araç kullanırken yola hayvan fırlaması konusunu masaya yatırıyor. Peki, sizce aniden yola hayvan fırlarsa ne yapmalı?

 

Yola hayvan fırlarsa?

Doğanın gizlemek için elinden geleni yaptığı hayvanları tespit etmek, büyük bir mücadele gerektiriyor. Yola aniden fırladıklarında yapabileceklerinizi bilmek ve onların olduğu kadar kendi güvenliğinizi de koruyarak öncelik değerlendirmesi yapıp uygulayabilmek çok önemli… 

 

Sürücüler ne yazık ki zaman zaman karayollarında hayvanlarla buluşmak (!) zorunda kalıyor. Hayvan sevgisi hep ön planda ama herkesin bildiği gibi kişinin ya da birlikte olduklarının değeri, bütün hayvanlardan daha yüksek. Özellikle hayvanseverler için kabullenmesi zor bir gerçek var ki, eğer bir canlı hayvana çarpmak zorunda (ZORUNDA!) kalırsanız, o an muhasebeyi unutun, vicdani hesaplaşmayı çarpma sonrasına bırakın ve mümkün olan en düşük hızla, en usturuplu şekilde çarpın! Çekinmeden! Tereddüt etmeden. Yoksa emin olun ummadığınız kadar zarar görecek (ya da onu bile göremeyecek!) olan siz olacaksınız!

 

Kaza denilen şey, hiç beklenmedik anda olur. Müziğin sesini açarken ummadığınız şey olur ya da arka koltuğa çiklet uzatırken hiç beklemediğiniz şekilde yola köpek fırlar, her şeyin olup bitmesi milisaniyeler sürer. O yüzden kaza denilmiştir. Ya ağaçların arasında yola hayvan sürüsü çıkar, ya inek yol kenarından asfalta ilerlemektedir, en basiti çöpten kedi fırlar! Bilgisayar oyunundan farklıdır, yeniden başlayamazsınız! Eğer ki şehirler arası yollarda bir hayvana çarpma sözkonusuysa yayaya çarpmaktan daha zor koşullarla karşılaşılır.

 

İyi ihtimalle insanın o an refleksle çarpmadan geri çekilebileceği düşünülse de hayvanlar genelde kaçamaz. Eğer kurban kedi, köpek, tilki, çakal gibi ‘küçük baş’ ise hiç kahramanlık yapıp ani şerit değiştirmelerle kurtarmaya çalışmayın! Yok, denerseniz eğer bir yarış pilotu ya da profesyonel sürüş eğitmeni değilseniz, hadi yaygın sürüş eğitimlerinden bir şeyler kapamadıysanız kendinizi bariyerlerde, şarampolde ya da diğer araçların üzerinde bulacağınız kesindir. Çünkü kedigiller ve tavşanlar çarpışmadan kaçmak için -eğer kaleci değilseniz!- yüksek olasılıkla sizden daha iyi refleks gösterecektir.

 

Köpekler de kendince en iyisini yapmayı deneyecektir. Ama muhtemelen en aptalca seçeneği işaretleyeceğinden değişmez hedefiniz olacaktır. Ne kadar akıllı olsalar da hayvan aklı sınırlı, otomobiller de insan icadıdır! Onlara bu şansı tanımak isterken kendi hayatınızı riske etmeyin, sadece yavaşmaya odaklanın ve kurtarma şansınız yoksa çarpın. Sonra hastanede vicdani üzüntülerle, sızılarla ‘hayvancağıza çarpmayayım derken…’ gibi saçma sapan bahaneler uydurmayın! Bir dahaki sefere otomobilinizi limitler içinde kalan hızlarda kullanmayı, sürüş sırasında o telefonu elinizden bırakmayı, yol kenarındaki tabelaları dikkate almayı prensip edinin!

 

Hayvanlara göre yapılması gereken tercihler!

Hayvanlara çarpmak hayvanına göre riskler taşır! Hayvan irileştikçe sizin zarar görme riskiniz artar. O talihsiz an geldiyse ve karşınızda bir köpek varsa, panik frenle kurtaramıyorsanız direksiyon manevrasıyla hiç hayatınızı zora sokmayın ve çarpın. Köpek en aptal kurbanlardan biridir, fren sırasında açığa çıkan lastik sesini duyunca ileri fırlamak yerine ya durur ya durup geri dönmeye çalışır! En kötü ihtimalle yaralanarak kurtulmasını sağlamaya çalışın! Tedavi masrafları, vicdani sıkıntılardan fazla tutmayacaktır. Zaten veterinerler bu tip durumları anlayışla karşılar! Eğer söz konusu kurban kediyse kontrolü ona bırakın, riski kendinizden uzak tutun. Onun refleksleri kendisini kurtarmaya yeterse yetecektir, emin olun siz daha fazlasını yapamazsınız!

 

Kuş çarpmaları, sonucu belli olduğundan genelde önemsenmeyebiliyor ama çarpma sonrası camda oluşabilecek görüntü kaybı ya da çatlaklara hazırlıklı olun, paniklemeyin, gerekliyse durun, sürüşe engel durum varsa giderin.

 

Kader kurbanı yaban domuzuysa olabildiğince az hasar için dua edin. Domuz vücudu çok serttir ve hayvan genelde ölmez ama çarpan otomobilde ağır hasar bırakır. İşin kötü yanı, eğer ölmezse hasarı incelemek için indiğinizde sizi 5 metre öteye fırlatabilecek bir torkla arkanızdan dişlerini kaba ya da nazik etlerinize geçirebilir! Bilinmeli ki yaban domuzu çok kincidir! Döner ve acısını çıkarır!

 

Kurban adayı at, inek, ayı, geyik gibi büyük baş hayvanlar ise denize, uçuruma uçun ama sakın çarpmayın! Zira sonra gelen yardım ekibini arka koltuktaki cesetleri  hayvan ölüsünden ayırmak zorunda bırakmayın! Mümkünse panik frenle durun ya da otomotiv endüstrisine ‘geyik testi’ kavramını kazandıran o müthiş direksiyon refleksini göstermeyi deneyin ama sakın çarpmayın! Ne yazık ki bu böyle…

 

Yok eğer bu çarpma olasılığı şehir içinde gerçekleşiyorsa sözü geçtiğinde güldüğünüz şehir içi hız limitlerine kesinlikle uyun, o zaman daha az hayvana zarar vereceğiniz kesindir!

 

Volvo hayvanlara da duyarlı

Güvenliğe verdiği öncelikle rakip markaların ilerisinde yer alan Volvo Car Group, gelecek nesil otomobiller için dünya standartlarında güvenlik ve destek özelliklerini tanıtıyor.

 

İsveçli markanın yeni tanıttığı güvenlik teknolojileri insanlar için olduğu kadar hayvanlar için de heyecan yaratacak özellikte. Yayalar ve büyük hayvanlar için algılama ve tam otomatik frenlemeyi de içeren yeni teknolojiler, karanlıkta yapılan sürüşlerde oluşabilecek kritik durumlarda, otonom direksiyon müdahalesiyle yoldan çıkma kazalarını önlemeye yardımcı olan sistemleri de barındırıyor. 

 

Bu arada Volvo marka araç almayı düşünüyorsanız arabam.com Volvo kategorisini inceleyebilirsiniz. Sıfır km Volvo ilanları için sistem üzerinden hızlıca filtreleme yapabiliyorsunuz. Ayrıca ikinci el Volvo ilanları için de sistem üzerinden aradığınızı hızlıca bulabilirsiniz. 

 

Hayvan Algılama Teknolojisi

Vahşi hayvanların karıştığı kazalar ile ilgili olarak büyük bir uluslararası trafik sorunu var. Kanada, her yıl araç hasarına yol açan yaklaşık 40 bin kazayı rapor etmekte. İsveç’te ise 2012 yılında 49 bin adet hayvanla çarpışma bildirildi. Bunların 6000 adedi geyiklerle çarpışmaydı. Hayvanlar için çarpışma azaltma dünyada bir ilk özelliği taşıyor. Bu teknoloji, gün ışığında ve karanlıkta hayvanları algılama ve tam otomatik frenlemeyi içeriyor.

 

“Doğanın gizlemek için elinden geleni yaptığı hayvanları tespit etmek, büyük bir mücadele gerektiriyor. Başlangıçta, en büyük hasar ve en ağır yaralanmalara yol açtığı için büyük hayvanlar üzerinde duruyoruz,” diyor Volvo yöneticileri. 

 

Yabani hayvanların yer aldığı trafik kazaları çoğunlukla ekonomik sürüş hızlarında gerçekleşiyor. 100 km/s’nin üstünde hızlarda bir geyikle çarpışma durumunda, yaralanma riski yüzde 70 oranında artıyor. Çarpışma hızı 70 km/s’nin altına indirildiğinde, otomobilin güvenlik sistemleri etkili oluyor ve ciddi yaralanmaların meydana gelme riski oldukça azalıyor. 

 

Hayvan algılama teknolojisi, sürücünün kazayı önlemesine yardımcı olmak veya darbe hızını azaltmak için tasarlanmış. Aktif ve pasif güvenlik sistemleri, sonuçlarını en aza indirmek için işbirliği içinde çalışıyor. 

 

Sonuç

Hayvanlar şüphesiz çok değerlidir. Geyikten ineğe, kediden köpeğe, domuza, kuşa… hepsi! İdeal olan elbette bütün canlıların yaşamını sürdürmesi. Ancak en beklenmedik anda, hem de milisaniyeler içinde gerçekleşen bir kaza anında ‘kim daha değerliydi’, ‘hay aksi ne yapacaktım’, ‘fren mi yapsam, direksiyonu mu kırsam’ diye muallakta kalacağınıza öncelikle paniklemeden kurtarmaya çalışın ama asla kendinizi ve beraberinizdekileri riske atmayın. Çünkü bir inek ya da at kadar köpek de kuş da ölümcül sonuçları olan kazalar yaratabilir.

 

Yorum Yap

Please enter your comment!
Please enter your name here