Mercedes CLS 350 CDI 2015 Test İnceleme ve Yorumları

Stuttgartlı üretici, bundan tam 11 yıl önce Mercedes CLS 350 ile yepyeni bir sınıf yaratmış ve bu kadar başarılı olacağını tahmin etmemişti. Dört kapılı coupe felsefesini taşıyan otomobil, yerini 2011 yılında ikinci nesline bıraktı. Geçtiğimiz yıl yaz aylarında makyajlı haliyle gün yüzüne çıkan Mercedes’in bu operasyonda bir takım tasarım öğeleri de değişti. Ön ve arka tamponları yeniden şekillendirildi, radyatör ızgarası yeni nesil Mercedes’lere benzeyecek şekilde yenilendi. Stop grubu karartılırken farların teknolojisi de değiştirildi. Artık CLS’de tamamen LED teknolojisine sahip farlar da satın alınabiliyor. Bunun dışında 4937 mm’lik uzunluğuyla gerçekten iri bir otomobil olan CLS’nin genişliği 1881 mm olarak açıklanıyor. Bagaj hacmiyse 475 litre olarak veriliyor ki bu değer az gibi görünse de sonuçta CLS’yi alacakların arananlar listesinde bagaj hacminin olmadığı da bir gerçek.

Otomobilin iç mekanına geçerken ilk dikkat çeken unsur, elbette alçak tavan yapısı oluyor. Alçak oturma pozisyonuna sahip CLS’nin hemen her yerinde zevkli malzemeler ve kaliteli işçilik göze çarpıyor. Harman/Kardon ses sistemiyse akustik ve ses kalitesi anlamında gerçekten başarılı. Ön bölümdeki baş mesafesi beklentileri karşılarken arka bölümde alçalan tavan sebebiyle özellikle uzun boylular hem iniş-binişlerde hem de iç mekanda sıkıntı yaşayabilir. Ayrıca yüksek cam çizgisi sebebiyle arka yaşam alanı bir miktar klostrofobik etki yaratıyor.

Makyajla birlikte direksiyon simidi Mercedes C Serisi’ndekiyle değiştirilen CLS’nin multimedya ekranı artık, diğer kardeşlerinde olduğu gibi havada asılı şekilde duruyor. Yüksek çözünürlük ve 8 inçlik boyut sayesinde kardeşlerindeki kadar ‘ucuz’ bir etki yaratmıyor. Tüm kumandaların kullanımı kısa bir alışma süresinin ardından kolaylaşıyor.

Teste konuk olarak katılan CLS, 350 CDI BlueTEC versiyonuydu ve 4MATIC dört tekerlekten çekiş sistemiyle donatılmıştı.  Büyük kaput altında görev alan 2987 cc hacmindeki turbo beslemeli dizel V6 motor, 3600 d/d’de 250 HP güç, 1600-2400 d/d arasında 620 Nm tork üretiyor. 6 silindirli motorun çalışma karakteri oldukça yumuşak ve özellikle 2000 d/d’nin altında sesini duyabilmek için iyice kulak kabartmanız gerekiyor. 2000 d/d üzerine çıkıldığındaysa V6 sesine etkileyici bir ivmelenme eşlik ediyor. Hiçbir koşulda nefesi tükenmeyen motor, özellikle yokuşlarda ve sollamalarda yüksek performansı yaşatabiliyor.

Performanslı kullanımlarda ve Sport modunda 100 km’de ortalama yakıt tüketim seviyesi 11 litreye kadar çıksa da, sakin otoyol kullanımları ve Eco modunda bu değer 5,4 litre/100 km’ye kadar inebiliyor. 7 kademeli, tork konvertörlü otomatik şanzımanın geçişleri bir miktar gecikmeli olsa da motorla iyi bir işbirliği sağlıyor. Yeni motor seçeneklerinde 9 vitesli otomatik şanzımana yer verildiğini de not edelim.

Yollara çıkmasının ardından 4 sene geçmesine rağmen, Mercedes CLS henüz, Euro NCAP çarpışma testlerine tabii tutulmadı. Fakat otomobilde, sürücü, yolcu ön, yan ve perde havayastıkları, diz havayastığı ve basen havayastığı standart olarak sunuluyor. Çarpışma önleme sistemi, aktif kör nokta sistemi, şerit takip sistemi, arkadan çarpma uyarısı ve koruyucusu, PreSafe fren sistemi gibi gelişmiş güvenlik donanımları bulunuyor.

Mercedes CLS’nin direksiyon sistemi, hem konfor hem de dinamizm anlamında beklentileri karşılayacak şekilde geliştirilmiş. Direkt tepkiler veren direksiyon sistemi, düşük hızlarda yumuşak yapısıyla şehir içinde kullanımı kolaylaştırırken, yüksek hızlarda da ağır yapısıyla güven veriyor. 360 derecelik kamera sistemi sayesinde park manevraları kolaylaştırılmış. Gerek düz konumda gerekse virajlarda başarılı şekilde zemin hakkında sürücüyü bilgilendiren sisteme, dört tekerlekten çekiş sistemi eşlik ediyor. Hali hazırda birçok elektronik melekle zaten sürüş güvenliğini koruma altına alan otomobil, bu sistemle birlikte virajlarda adeta ray üzerinde gidermiş etkisi yaratıyor.

Gerçekten ağır bir otomobil olmasına karşın virajlardaki kabiliyeti takdire değer. Öte yandan başarılı şekilde darbeleri sönümleyebilen süspansiyon sisteminin salınım süresi de oldukça kısa tutularak hem konfora hem de yol tutuşa katkıda bulunuluyor. Asfalt kalitesi düşük, çukurlu yollardaysa konfor seviyesi, daha sıkı süspansiyon sistemi sebebiyle haliyle kardeşi E Serisi kadar yüksek değil.