Ana Sayfa Otomobille Yaşam Süreyya İzgi BMW 840 Ci Testi: Hayallere Yolculuk

Süreyya İzgi BMW 840 Ci Testi: Hayallere Yolculuk

0
19108

BMW 840 Ci testi mi arıyorsunuz? İkinci el BMW 840 Ci fiyatlarını merak ediyor ya da modifiyeli BMW 840 Ci almak istiyor da olabilirsiniz. Peki, Sahibinden BMW 840 Ci fiyatları nasıl? Hepsi bir yana BMW 840 Ci hakkında neler söylenebilir? Süreyya İzgi, BMW 840 Ci hakkında çok keyifli bir yazı hazırladı; gerçek otomobil tutukunlarına…

Önce BMW 840 Ci görsellerine bakalım…

BMW 840 Ci Görsel Galerisi

BMW 840 Ci: Hayallere Yolculuk!

Coupé model tanımına bu kadar katkısı olan, coupé estetiğini bu kadar yükselten başka bir otomobil bilmiyorum ben. BMW’nin 90’lardaki rüya otomobiliyle bir gün geçirmek gerçekten rüya gibiydi.

İkinci el BMW fiyatları için buraya tıklayın!

Bir hayaldi sanki. Gençliğimizin en akıl çelici otomobiliyle bir gün geçirmek. Bu kondisyonda güncelliğini koruyan, bu güzellikte… Kim şu otomobile 25 yaşında diyebilir? Evet tam tamına çeyrek yüzyıl öncesinin vizyonu. Yok, hayır, 1981’de tasarlanmaya başladığını hesaba katarsak neredeyse 40 yılı öncesinin vizyonu! Marka da ne kadar özel olduğunun farkında! Öyle ki asil konumunu hep korumuş, yenilenmesine gönüllerden izin çıkmamış. E31 kodlu 840 Ci’yle yol alıyorum. Uzun burnun altında 8 silindir var. Sene sanki 1993. Artık hiç duyamadığımız homurtulu BMW sesi, altımızdan geçip peşimizden geliyor. Tarihi bir yolculuk yaşanan. Ya da tarihe yolculuk…

Heykelsi bir güzellik. Bir abide. Eski BMW tasarımcılarından Klaus Kapitza, bilerek ya da bilmeyerek en müthiş tasarımını yapmış bence. Tam bir gran tourer, tam bir coupé. Tabii artık ulaşmış olduğu yaş sebebiyle “kart zampara” arabası diyenler de olur mutlaka… Ama bence eşsiz bir klasik.

8 Serisi, BMW’nin 1989’da tanıttığı müthiş bir coupé. Dönemine göre ileri teknolojilere sahip. Ve hiç şüphesiz BMW’nin Mercedes-Benz’i yakalama yolunda en önemli teknolojik sıçramalarından biri. 80’lerin 6 Serisi’nin devamı sayılsa da coupé estetiğini bambaşka bir noktaya taşıyan bu direksiz tasarım, hala kendisine hayranlıkla baktıran olağanüstü bir güzelliğe sahip.

1999’a kadar süren ömrü boyunca sadece 31.062 adet üretilmiş. Kullanırken müthiş ama sonrasında da tam koleksiyonluk bir değer. İlk olarak 860’da V12 motorla tanıtılan otomobilin 4.0 ve 5.0 litrelik “küçük” V8 motorları da var. Aslında BMW, o yıllarda M8’i de planlamış, ne var ki 1990’daki Körfez Savaşı petrol fiyatlarının uçmasına yol açınca proje iptal edilmiş.

Elimdeki 1993 model 4.0 litrelik V8. Çok iyi korunmuş kollanmış, 251.000 km’de ama şiir gibi. BMW’nin 840 Ci’de 1993’ten 1995 sonuna kadar sunduğu motor 282 HP’lik. 1995 ortasından itibaren 4.4 litrelik motor kullanımı başlıyor. Gerçi gücü aynı ama artırılan hacimle tork çıkışı 400 Nm’den 420 Nm’ye yükseltilmiş. Yakıt tüketiminde de düşüş elde edilmiş. Kaputu açıyoruz, her şey pırıl pırıl ama öyle eski kokuyor ki. İşte bazı şeyleri zaman eskitiyor. Onun çaresi yok.

Sadece BMW için değil, otomotiv dünyası için de devrimsel bazı özellikleri var. Gaz telinden arındırılmış, gaz emrini kablolarla ileten ilk otomobillerden biri 8 Serisi. Rüzgar direnç katsayısı yerini aldığı 635’e göre 0.39’dan 0.29’a indirilen coupé, aynı zamanda BMW’nin Z1 ile beraber çok kollu bağımsız arka süspansiyonu kullandığı ilk modellerinden biri. Bu otomobilde “yüksek gücü” gerektirdiğinde olsa gerek, ASC fonksiyonu var; elektronik çekiş kontrol sistemi! Alın size güvenli sürüş! Pardon da 1993 yılındayız, unutmayın.

Döneminde bütün markalar 4 vitesli otomatik şanzımanlar sunarken 840Ci’de 5 viteslisi var. Ama tabii bırakın direksiyondan kumandayı manuel kullanım imkanı yok. Overdrive bile koymamışlar ama isterseniz seyrettiğiniz yolun koşullarına göre 4, 3 ya da 2’de sabitleyebiliyorsunuz. Baştan elinizle seçerseniz, manuel mi manuel! Otomatik işte, daha ne istiyorsunuz… Ha, isteyen Sport ya da Economy tercihi de yapabiliyor. Ve tabii bir de ikinci vitesle kalkış sağlayıp değişimleri hassaslaştıran kar seçeneği var.

8 Serisi’nin farları kapaklı, gözlerini açıp kapıyor. Ama bu demek oluyor ki, gündüz daha aerodinamik. Karanlık bastırdığında ise rüzgara direniş başlıyor! Estetik olarak inceltilmiş BMW böbreğinin iki yanında sis farları yolu gözetliyor.

Kabinde doğal olarak günümüze ait olmayan sert plastik hakim. O kadar çok düğme var ki, saymakla başa çıkılacak gibi değil. Dönemin estetiği ve ergonomisini yansıtıyor. Far açma düğmelerinin kullanım şekli başka, elektrikli koltuk ayar düğmeleri tanınmaz halde ama hareket yönleri ilginç. Üç farklı hafızası bile var. Hele hele yol bilgisayarının her modu için ayrı düğme koymuşlar, o bambaşka! Sürücü koltuğunun sırtlığının şişkinliği de ayarlanabiliyor ama biraz aramak gerekiyor. Koltuğun sağ tarafında emniyet kemeri kilidinin önünde… Konfor isteyene bagaj kapağını elektrikli açma imkanı bile sunulmuş. Dönemini düşününce gerçekten çok havalı!

840Ci ile yola çıktığımda ağırbaşlı görüntü içerisinde süzülüyor. Böyle bir karizma her otomobile nasip olamaz. Görenler saygı duyduklarını hissettiriyor hayran ya da kıskanç bakışlarıyla. 25 yıllık otomobile hürmetim var, performansını görme peşinde değilim. Ağır abi profilini zedelememek gerek. Ve 3000 d/d altında o da pek isteksiz gidiyor sanki. 80 km/s ile ilerlerken bakıyorum, motor çalışıyor mu diye, 1400 d/d civarında çeviriyor… Öyle bir huzur. Ama gaz pedalını “itince” özellikle 4000 d/d sonrası makine deliriyor. 840 Ci uçuşa geçiyor ama yine de 140 km/s’de kesiyorum saygıdan. Manası yok. En ufak bir tıkırtı yok, zırıltı yok. Her şey hatasız çalışıyor. Otoyoldan çıkınca orman içinde virajlı yollara bırakıyorum kendimi. Büyük BMW asaletiyle kıvrıla kıvrıla ilerliyor ağaçların arasında boğuk boğuk homurdanarak. Ne keyif, anlatamam.

Süreyya İzgi’nin diğer içerikleri için buraya tıklayın!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HENÜZ YORUM YOK