Süreyya İzgi, dizel konusunu masaya yatırdı.
Dizel Günah Keçisi Olmasın?
Elektrifikasyon sürecinde başta Avrupa ve Amerika’da olmak üzere dizel motorların üretimine, satışına, hatta şehirlere girişine kısıtlamalar getiriliyor. Acaba bu “temizlenme” sürecinde dizel kurban mı ediliyor?
Alternatif yakıtlar her geçen gün geleneksel fosil yakıtlar benzin ve dizelin önüne geçmekteyken dünya önemli bir dönüşümün arifesinde. Avrupa’dan başlamak üzere birçok yerde yaydığı emisyon nedeniyle dizel motorlu otomobillere önemli kısıtlamalar getiriliyor. Norveç, Almanya, Fransa birer birer bu kararlarını açıklarken şimdilik Akdeniz ülkelerinden ses yok, her ülkenin, her coğrafyanın hassasiyeti farklı tabii. Birkaç yıl içinde dizel motorlu araçları trafikten çekmek gibi radikal kararlar alan ülkelere karşılık birçok üretici de ardı ardına artık dizel motorlu araç üretmeyeceğini veya kısıtlama getirilen ülkelerde satmayacağını açıklıyor.
Peki, dizelin başına bu gelen nedir? Özellikle 2015 Eylül ayından itibaren egzoz emisyonu manüplasyonuyla Amerika’da büyük derde giren VW Group markaları VW, Audi ve Porsche büyük cezalar ödemek durumunda kalmış, önemli satış ve prestij kaybına uğramıştı. Benzer incelemelere Mercedes-Benz, BMW ve Renault da tabii tutulmuş, her biri ayrı ayrı “modellerinde egzoz emisyonunu düşük göstermeye yönelik hileler yapılmadığına” dair açıklamalar gelmişti. Sonra aslında uzun süredir dile getirilen bu dizel motor sınırlama projesi, elektrifikasyona geçiş sürecinde iyice hareketlendi. Hala gerçekten temiz olup olmadığı tartışılan elektriğe geçilirken dizeli kurban etmek mi gerekiyordu? Yani aynı kuyudan çıkarılıp işlendiği rafineride Atmosferik Distilasyon Kolonları’na gelene kadar aynı yollardan geçen petrol, yolları benzin ve mazot olarak ayrıldığında mı kirli ve temiz oluyor? Yoksa endüstriyel bir seferberlik mi var?
Şöyle açayım biraz, rafineride dinlenme süresi dolan ham petrol, kullanım amacı ve kalitesine göre gerekirse başka nitelikli petrollerle harmanlanıp rafinerinin ilk ünitesi olan “ham petrol damıtma ünitesi” Atmosferik Distilasyon Kolonları’na pompalanıyor. Petrolde bulunan hidrokarbonların yapısı gereği -86.8’dan +341 dereceye kadar kaynama noktalarının farklı oluşundan yararlanılarak ham petrol ürünlerine ayrılıyor. Düşük sıcaklıklarda kaynayan ürünler üstte, kaynama noktaları yüksek olan ürünlerse altta toplanır. Damıtma Kolonu’ndan ilk elde edilen ürün petrol gazıdır. Bu gaz, işlenip temizlendikten sonra basınç altında sıvı hale getirilmiş likit petrol gazı LPG’ye dönüştürülür. Ardından benzinin ve tüm petrokimya endüstrisinin ham maddesi nafta, jet yakıtı olarak bilinen kerosin (gaz yağı!) ve motorin (mazot/dizel) açığa çıkarılır. Damıtma işleminin sonunda kaynama sıcaklığı en yüksek olan fuel oil elde edilir. Yol aynı ama çevreyi en çok kirleten motorin, öyle mi? Elektrifikasyon sürecinde burada manüplasyonun hasını otomotiv endüstrisi yapıyor olmasın? Neyse bunlar petro kimya hadiseleri, çok da detayını bilmem! Bilgi kırıntısı olsun istedim…
Nissan’ın tahminlerine Japonya ile birlikte elektrikli araba pazarının en yaygın olacağı bölge Avrupa. Japon üretici Avrupa’da yakın gelecekte tüm satışların yüzde 40’ının elektrikli olmasını bekliyor. ABD ve Çin için bu oran üçte birin altında.
Renault Nissan grubu, geçtiğimiz yıl Mitsubishi’nin de katılımıyla 10.63 milyon araç satarken 10.53 milyonda kalan Volkswagen’i geride bırakmıştı. Nissan’ın ülkesi Japonya içerisinde de iddiaları planları var. 2022 yılı itibarıyla tamamen elektrikli 1 milyon araç satışına yönelik çalışmalar sürdürülüyor ve dünyanın en çok satılan elektrikli modeli Leaf’in yanı sıra 8 elektrikli model daha çıkartma hazırlığı var.
Dizeli pek de sevmem, tamam, turbo desteğiyle yüksek tork üretir, çekişi güçlü olur ama dikiş makinesi gibi dolaşmak sürüş ruhuma ters gelir. Motorları biraz bakımsız kalınca önce mavi, ardından kara kara dumanlar yayarak dolaşır dizel araçlar. Ticari araç kullanıcılarını anlarım, menzil uzun, tüketim düşük diye tercih ederler. Ama gerçekten otomotiv endüstrisinin kurban etmek için seferber olduğu kadar kirli mi? Dizel motorların egzozlardan yaptığı salınımların astım, kalp hastalıkları, bronşit ve KOAH gibi rahatsızlıklara yol açtığı belirtiliyor. Yoksa bütün bunlar “tertemiz” elektrifikasyona geçiş sürecinde büyük ve radikal bir adım mı?