Geçtiğimiz ay, Fiat Egea’nın yeni sportif versiyonlarını kullanmak için Kars’taydık. Dergimizin iç sayfalarında bununla ilgili haber var zaten ama beni asıl düşündüren daha doğrusu sevindiren konu başka oldu. Motorsporları, markalar için hep baş ağrısı olarak kabul edilir. Tabii ülkemizden bahsediyorum.
Markalar motorsporları takımı kurmaktan neden uzaklar?
Çoğunlukla uzak durmaya çalışırlar. İthalatçıların bu işe yanaşmamasını bir yere kadar anlayabilirim ama yerli üreticiler için böyle olmamalı. Şu anda Türkiye’de üretim yapan sadece iki markanın (Fiat ve Ford) motorsporları takımı var. İkisinin de Koç Holding’e bağlı olması bir tesadüf mü yoksa grup içinde çalışanların vizyon farkı mı yaptıkları işlere yansıyor bilemem ama bence ikincisi geçerli. Yine Türkiye’de üretim yapan Renault, Hyundai, Toyota ve Honda, bu derin uykudan uyanmamayı tercih ediyor. Kendilerince haklı nedenleri olabilir ama bence büyük yanlış yapıyorlar.
Fiat – Tofaş – Ford
Fiat ve Tofaş, ülkemizde motorsporlarının resmi olarak yapılmaya başladığı 70’li yılların başından beri bu işlerin içinde. Ford ve Otosan da öyle. Yani Murat 124’leri de toprak üstünde yanlarken gördük, Anadol’ları da… Zamanında Palio da Escort da pistlerin tozunu attı… Günümüzde Egea da yarışıyor Fiesta da…
Bence Ford’un yaptığının büyük bir önemi daha var o da şu anda yerli üretim bir otomobillerinin olmayışı. Buna rağmen Ford, aralıksız olarak motorsporlarına en uzun süre yatırım yapan marka. Bence karşılığını da fazlasıyla alıyorlar.
Bunları neden mi düşündüm? Çünkü otomotiv endüstrisi bir kriz içinde. Bir milyon olması gereken pazarın 2019’da 300-400 bin adetlerde kalacağı öngörülüyor. Bırakın bu tip bir krizi, satışlar biraz azalsa ilk yapılan iş motorsporları faaliyetlerini askıya almak olur. Fiat’ın böyle düşünmüyor oluşu, bu denli büyük krize rağmen takımı devam ettirmesi bence kocaman bir tebriği hak ediyor. Ford cephesinden bir haber gelmedi ama onların da devam edeceğine eminim.
Yerli üretici için motorsporları önemli!
Fiat’ın resmi pilotu Fatih Kara, sadece beni değil, Kars’a gelen bütün basın mensuplarını yanına oturttu ve bu zorlu süreç gün boyu devam etti. Tabii kar üstüne gerçekleşen bu testte iki-üç tur sonra derin kanallar oluştu. Oldukça kırıcı bir parkurdu diyebilirim. Hopladık-zıpladık, yanladık, sert frenler yaptık… Egea, koca gün boyunca kaba tabirle ‘tık’ bile demedi. İşte motosporları budur. Eğer o şartlarda bile bozulmayan, aksaklık yaşamayan, standarda çok yakın bir ürününüz varsa dayanıklılık probleminiz yok demektir.