Süreyya İzgi, Küba sokaklarındaki otomobilleri anlatıyor. Keyifli bir Küba seyahati başlıyor, okumaya devam edin…
Üstü Açık Otomobil Müzesi: Küba
Küba’nın güzellikleri, Fidel Castro yönetim ekolü, bacaklarında puro saran çekici kadınlar, sosyalizm inadı gibi Karayiplerden dünyaya yayılan renklerden ibaret değil. Küba şehirlerinde yolları kaplayan eski Amerikan otomobilleri ve imkansızlıklar içersinde onları yürütebilmek için geliştirilen tamir sanatı “Küba etkisi” de benzersiz bir hikayedir.
Küba tam bir canlı otomobil müzesi
Tekerleklerin dilinden biraz anlayanlar için ülkelerin kimliklerini ortaya koyan temel unsurlardan biridir otomobil. Onlar sadece vasıta değildir çünkü, derinlemesine incelendiğinde mimari, yemek, kültür ya da politika gibi bir ülkenin yapısı hakkında çok önemli ipuçları sunabilir. Kullanılan otomobillerin 1950’lerden kalma Amerikan eskileri olmasına karşın dünya üzerinde bunun en iyi görüldüğü yer Küba’dır. Akıllara ilk anda Che Guevera, Castro, rom ve tabii ki puro ile gelmekle birlikte bu en büyük Karayip ada ülkesinde kullanılan otomobiller hakkında da hemen herkes fikir sahibidir. Üstelik bu durum, aynı otomobillerin ülkemizde de yaklaşık 50 yıl boyunca yoğun olarak kullanılmasından farklı olarak Küba kültürünün ana unsurlarından biri haline gelmiştir.
Bizim Amerikan dolmuşları Küba’da halen iş başında
Öyle ya yakın geçmişi hemen unutmamak gerek, Türkiye’de de zamanında Marshall yardımıyla gelen otomobiller eskidikçe İstanbul dolmuşları haline gelip 1990’ların ortasına kadar hizmet verdiler. Hemen “Amerikan otomobiliyle yerel kimlikten nasıl bir ipucu çıkartılabilir” dememek gerek… Geçmişte öyle bir dönem yaşanmış ki, bu Amerikan eskileri, artık o toprakların kültürüne ayna tutan, ülkenin ulaşım ihtiyacını karşılamanın ötesinde turistik birer obje ve fakir halk için önemli gelir kaynağı haline gelerek “nostaljik Küba otomobilleri” olmuş…
Küba’nın fenomeni eskimez Amerikan otomobilleri
Küba, Karayipler’in ortasında ıssız, bağımsız, adeta kendi başına bir dünya, 19. yüzyılın koloniyel dünyasında kalmış sanki. 12 milyonluk nüfusunun 2 milyonu Havana’da yaşayan Küba’da, Sovyetler Birliği’nin de tarih sahnesinden çekilmesinin ardından, kapitalizmin hemen dibinde tutkulu bir inatla sosyalist rejim sürdürülüyor. Her alana hakim olan Afro-Cuban geleneği ve renkliliği, hayatın her alanına olduğu gibi otomobillere, Küba’nın otomobillerine ve ulaşıma büyük renk katıyor.
“Las Vegas, Küba’nın ancak soluk tenli çocuğu olabilir”
Küba, 1959 Devrimi’nden önce özellikle Amerikalı ve Kanadalı zenginler için çok farklı tatil imkanlarını birlikte sunabilen bir kumar merkeziydi; öyle ki 1950’lilerin başında Küba’ya gelen bir Amerikalı milyonerin “Las Vegas, Küba’nın ancak soluk tenli çocuğu olabilir” dediği rivayet edilir. Söylemediyse bile ülkenin o yıllardaki durumunu tarif etmeye yetebilecek bir slogan bu!.. 1959 Devrimi sonunda sosyalist rejimi benimseyen Küba, artık Amerikalı zenginlerin tatil merkezi olmaktan çıkmış; nitekim ülkelerine geri dönerken taşınabilir her türlü zenginliği de yanlarında götüren Amerikalılar, geriye bugünün Küba fenomenini bırakmışlar: en yenisi 1959 model Amerikan otomobilleri! Halen Küba’da çoğu yürür durumda olsa da gerçekte birer hurda kıvamında 60 bine yakın klasik Amerikan bulunuyor…
Otomotiv endüstrisini tehdit eden “Küba etkisi”!
Uydurulabilen her parça yedek parça!
Küba etkisi otomotivi tehdit eder mi?
“Fransızlar için Fransız mutfağı neyse…”
Küba halkı için, klasik otomobiller gerçek birer gurur kaynağı, “Fransızlar için Fransız mutfağı neyse, bizim için de bu otomobiller aynı değerde” diyerek açıklıyorlar bu tutkularını. Eski otomobillerine içinde bulundukları fakirliğin getirdiği birer zorunluluk olarak değil; bir tutku, değeri ölçülemeyecek bir koleksiyon parçası ve daha da önemlisi bırakabilecekleri en değerli miras olarak bakıyorlar. Babalar oğullarına miras bırakmadan önce otomobillerinin tüm inceliklerini, tamir ayarlarını, huyunu, suyunu öğretiyor ve oğul da ona gözü gibi bakacağına söz veriyor.