Mitsubishi Lancer EVO VIII ilanlarına bakanlar ya da bir Mitsubishi Lancer EVO VIII almayı düşünenler için Süreyya İzgi çok keyifli bir inceleme yaptı. Süreyya İzgi yorumuyla Mitsubishi Lancer EVO VIII testi.
Süreyya İzgi’nin diğer yazılarını okumak için buraya tıklayın!
Mitsubishi Lancer EVO VIII
Ünlü test pilotu Süreyya İzgi, fotoğrafçı Ali İnceoğlu ile birlikte keyifli bir Mitsubishi Lancer EVO VIII incelemesi yaptı. Bu araca ilgi duyanlar için detaylar aşağıda…
Onun yeri başkaydı. Üzerine başka versiyonları da çıktı ama yeri asla dolmadı. Ralli pilotları hep EVO VI’yı söylerler, mutlaka bir bildikleri vardır ama ben de varsa yoksa EVO VIII derim. Muhtemelen kaydırmaya, -çoğu pilotun açısından zaman kaybına!- müsait diye öncüleri kadar rağbet görmez ama Mitsubishi Lancer EVO serisi içinde benim favorim hep VIII olmuştur. Ama zaten pilot da değilim. EVO olsun da kaç olursa olsun.
Evo Serisi
Japonlar delidir, savaşlardaki gaddar karakterlerini otomobillerinde de gösterirler. Güçlerini yolu ezercesine basarlar yüzeye. Özellikle performans otomobillerinde ayarları rüzgara meydan okur. Fizik kurallarına diş göstermekten çekinmezler. Ralli dünyasında Grup N’de sedanların en popüler olduğu yıllarda başlamıştı EVO Serisi. Subaru’nun etaplarda yalnız kalmasına gönlü el vermeyen Mitsubishi de 1992’den itibaren aile sedan modeli Lancer’ın yüksek performanslı versiyonunu yollara sunmaya başladı. Önceleri sadece Japonya’da pazarlanan Lancer Evolution, bir anda hit oldu ve dünya çapında büyük bir hayran kitlesi geliştirdi.
O Sadece Bir Model Olmadı, Markanın Yüzü Oldu!
Motorsporlarından rağbet gördü, pilotların gözdesi oldu. Hemen peşinden EVO II, EVO III geldi. 1998’de EVO VI’yla WRC’de Markalar Şampiyonluğu kazanan Mitsubishi, 1999’da da Tommi Makinen pilotajında Pilotlar Şampiyonluğu kupalarını müzesine götürdü. Bu otomobilin dedeleri, bir modelin bir markanın imajına, kaderine nasıl etki edebileceğinin göstergesidir. Başıyla sonuyla!
Subaru Impreza ile kafa kafaya mücadele ettiyse de marka çok da doğru üretimler yapmadığından başarısı lokal kaldı, Mitsubishi modelleri dünyaya yayılamadı. Ve bir gün geldi, EVO üretimi noktalandı. Gelişim/Evolution 10’da durdu. Ama bu hızlı, pardon çok hızlı Lancer serisi içinde benim en sevdiğim EVO VIII olmuştu. 2003’te tanıtılan bu deli sedanı bir sene sonrasında yol ve pist koşullarında kullanmıştım. Yine bir fırsat buldum, lezzetini hatırlayalım dedim.
Dışarıdan baktığımda gayet sıradan, dört kapılı bir sedan, bir aile otomobili. İlk kullandığımda tektim, gözüme büyük gelmişti. Şimdi kocaman çocuğum var, gene büyük! İlk bakışta ev ahalisinde tedirginlik, ailenin reisindeyse heyecan yaratan üç unsur var, kaputun üzerindeki hava girişi, tamponda açılmış büyük ağız gibi duran hava girişi ve tabii bagajın üzerindeki koca spoyler. Hele bir bagajı var, zannedersiniz tatile gideceğiz, bütün yazı alır bu kapasite! Kapıyı açtığımda ilk gördüğüm şey olan Recaro marka alkantara ön koltuklar hala aynı mesajı veriyor: “Sıkı durun, gidiyoruz!”. Kokpit eskiden de sıkıcı görünüyordu, bu kadar yılda demode kalmış olması normal ama o zaman da gayet sıradandı. Bir gösterge tablosu var, seçilen renkler arasından hızı ya da motor devrini seçmesi zaman alıyor. Gerçi şimdi algı çok daha kolaylaştırıldı, ondan diyebilirsiniz ama zamanında da bu işi çok iyi becermiş birçok marka vardı. Ama bu canavarın fark yaratan bölümü değil bunlar, neyse geçelim.
Homurtulu çalışan Mitsubishi motoru, şimdikiler gibi mütevazı değil. Downsizing dedikleri küçük hacimlere turbo yüklemesi değil, 2.0 litrelik gerçek bir hacim, bir de üzerine turbo! Gerçi artık ilerleyen teknoloji bahanesiyle küçük hacimlerden de büyük güçler alınıyor ama biz eski kafalıyız, büyük güç büyük hacimle olur! Zaten durum vahim olmasa biraz “kudurduktan” sonra ön tamponun ardındaki ara soğutucuya (intercooler) soğutmak için üç fıskiye birden su püskürtür müydü?
Otomobil her an deli fişek değil, şehir kullanımı düşünüldüğünden olsa gerek, alt devirleri oldukça sakin geçiyor. Gerçekten de babaların işi olduğunda annelerin çocukları okula götürüp getirebileceği kadar sakin bir karakter hakim. Hem arka kapılar da geniş açılıyor, çocuklar rahat iner biner! Ama işte motor devir göstergesi 3500 d/d’yı geçtiğinde EVO VIII’in daha çok babaları ilgilendiren yüzü ortaya çıkıyor. Gözü kesen kişiler bu devri özellikle ilk 3 viteste tam gaz geçmeyi keserse, aile hayatı o anda bir rollercoaster yolculuğuna dönüşüveriyor. Tam da 3500 d/d’de ön tarafta bir patlama yaşandığını hissediyorsunuz, sanki dünyanın devri hızlanmış gibi geliyor. Ağaçlar, binalar, hızla geriye doğru gidiyor, geçtiğiniz her aracın hızla nokta gibi kalışına kadar eriyişini aynadan izliyorsunuz. Aman önünüze bakın, orada da yoldaki kesik şeritler düz çizgi haline geliyor, bu sahneyi kaçırmayın.
Çekişin olduğu dört tekerlek birden asfalta öyle bir sarılıyor ki, kopartabilene aşk olsun! Artık ilk iki vitesi tam gaz tamamlayabilecek fazla bir yol kalmadı, nüfus kalabalık ama o birkaç saniye, bileğine güvenen her sürücünün yaşaması gereken kutsal anlardan. Tarifi yok, neredeyse 1.5 tonluk bir kütlenin nasıl o çeviklikle hızlanabildiğine inanamıyor insan. Sanki çitaya binmişsiniz, savanlarda gezdiriyor size! Tabii dikkat etmek gerek, çita altınızdan kaçmasın, sırtından atmasın! Hayvan bu, belli mi olur?
Rollercoaster Sedan!
Rollercoaster kimliği bir de virajlarda ortaya çıkıyor. İşte dedim ya, zaman kaybı olmasın diye ralli pilotları genelde otomobili kaydırmadan ilerlemeyi yeğler ama EVO VIII driftlerde de çok tereddütsüz. Virajlarda eğer sürücü isterse kendini virajın akışına bırakmayı seviyor. Yola o kadar sözünü geçiriyor ki, “işi ona bıraksam da kendisi dönecek bu virajı” diyorum. Motorun ürettiği 355 Nm’lik torku tam zamanlı aktif merkezi diferansiyel üzerinden dört tekerleğine birbirinden bağımsız olarak dağıtan çekiş sistemi, her birine adil davranıyor ama yine de çok hızlı girilen virajlarda merkezkaç kuvvetine karşı aktif yalpa kontrol sistemiyle direniş gösteriyor. Arka akstaki sınırlı kaymalı kilitli diferansiyel de iş başı yaptığında ne kadar sert kullanırsam kullanayım bu kadar çok gücü yolda tutmak için şansım oluyor. Çok da delirmemek lazım!
Çekiş Dağılımını Ayarla!
Otomobilin çekiş dağılımını bilgisayar oyunlarındaki gibi üzerinde bulunduğunuz yüzeye göre belirlemek mümkün. Asfalt, toprak ve kar seçenekleri ön ve arka tekerlekler arasındaki güç dağılımını tek dokunuşla “oturduğum yerden” belirlememi sağlıyor. Asfaltta %80’i arka, %20’si ön akslara ulaştırılan gücün, toprağa geçildiğinde %55’i arkaya, %45’i öne dağıtılıyor. Karda ise motor gücü %50:%50 paylaştırılıyor. Yanlış anlamayın ha, bu bir yol otomobili. Evet, şu haliyle! Şimdilik ralli otomobili değil. Yani o da tabii ki şu standart haliyle! Gereksiz ağırlıklar çıkarılıp kabin içine roll cage/barlar yapıldığında Grup N ralli otomobili haline geliyor!
Benzini Soluksuz İçiyor!
Kusurları yok mu? Var tabii ki, etaplara bu kadar hazır olan aracın süspansiyonu aile bireylerine bir hayli sert gelecektir. Beylerin özellikle eşlerinin vıdı vıdılarına hazır olması gerek! Çocuklar belki kısa rollercoaster gezilerinden keyif alabilir ama bu zaman makinesiyle tatile gitmek yorucu olabilir. İstanbul’dan çıkınca Balıkesir’e gelmeden böbreklerde taş kalmaz! Ha unutmadan, bir kötü yanı daha var EVO VIII’in. Benzini içiyor! Ama işte yeminden çekinen aslan beslemezmiş. Bazı otomobillerin yaktığı benzin helaldir ya, Mitsubishi Lancer EVO VIII de öyle işte. Etaplardaki başarılarıyla bir dönem markanın imajını müthiş yükseltmişti ama sonra arkasını getiremeyen Japon markası ancak şimdilerde Nissan tarafından satın alındı da Renault Group gücüyle ayağa kalkmaya çalışıyor!
Soz söz; temiz bir ikinci el Mitsubishi Lancer EVO VIII bulabilirseniz, kaçırmayın, tadını çıkarın! Bu arada modifiye ilanlarında benzer otomobillere rastlamanız mümkün olabiliyor.