BMW 520d (F10) hakkında ne düşünüyorsunuz? Temiz BMW 520d bulsanız alır mısınız? Süreyya İzgi anlatıyor…
BMW 520d (F10)
BMW‘nin değer kaybetmeyen klasiği 5 Serisi’nde 2.0 litrelik dizel motorun kullanıldığı E39 ve E60 gövde kodlu geçmiş iki 520d jenerasyonu, tam mantık işiydi. Evet, her ikisi de “iyi kaçar, az yakardı”. Ama onları izleyen eskimeyen reşat altını, 2010’dan 2017’ye kadar üretilen F10 kodlu 520d hiç de mantık işi değildi (!) Çünkü dijital teknolojiyi benimsemiş bu yakışıklı sedan gerçekten mantığın ötesindeydi!
Yakıtı koklarken gösterdiği performansla mantık sınırlarını aşmış lüks sedan konumuna yükselmişti! Hedef kitlesinden üst yaş sakinlerini tedirgin edebilecek kadar güçlü ama adeta damla damla yaptığı tüketimiyle de çok mutlu edebilecek kadar cimri! Üstelik 1700 kg’lık cüssesine bakınca bunların hiçbirini dışardan belli de etmiyor; ne 8.1 saniyelik 0-100 km/s hızlanma performansını, ne de 5.2 litrelik 100 km ortalamasını!
Peki 10 yaşında bir 520d alınır mı? Temizini bulursanız sakın kaçırmayın! Gelin hadi, biraz geriye gidip bu klasiği şöyle bir inceleyelim.
van Hooydonk golleri!
Hakkında manalı manasız çok spekülasyon yapılmış olsa da 1992-2006 arası (yıllara bakınca ne demek istediğim açıkça anlaşılmış olmalı!) tüm BMW modellerinin gördüğümüz ve görmediğimiz bölümlerinin tasarımından sorumlu olan dizayn patronu Chris Bangle’ın yerini alan Adrian van Hooydonk’un X5, X6, 7 Serisi gibi bir başka harikası var karşımda.
Daha spekülasyona kapalı, eskimeyen yüzü, hem BMW geleneklerine uygun ama hem de markanın gelecek tasarımlarını hissettiren bir yapıda. “Bir otomobil dinamik bir görüntüye sahip değilse, sürüşünün dinamik olduğuna nasıl inanabiliriz?
Otomobilin karakterini hem görebilmeniz hem de hissedebilmeniz gerekir. Tıpkı yetenek gibi, sadece sahip olmanız yetmez, kullanabilmeniz de gerekir” diyen BMW Group eski Tasarım Başkanı van Hooydonk, sıradaki BMW 3 Serisi’ne de düşünürsek biraz da diğer markalarda gözlediğim ‘endüstriyel kolaycılığa’ kaçıyormuş gibi hissettiriyor biraz. Laf büyük ama aynada görüldüğünde ya da arkadan bakıldığında BMW 7 Serisi’nden çok farklı görünmeyen bir başka otomobil bu!
Zaten döneminde çıkan 3 Serisi de aynı çizgide olacaktı! Benzer hissiyatı son birkaç yıldır Peugeot ya da Volvo (ve daha niceleri!) tasarımlarında da alır olduk, kendi adıma bu endüstriyel kolaycılıktan çok da hoşlanmıyorum. Mantıklı açıklaması şu, yüksek ar-ge maliyetleri!
Oto hırsızlarının gözbebeği!
Peki, felsefe/ahkam burada sakinleşiyor, biz yola devam ediyoruz! 4.9 metrelik metal abidenin içine bir teknoloji sirki entegre edilmiş. Kullanıcıyı ürküten türden değil, kaliteli görünümüyle anında yakalayan, el sürmeye çekimser bırakmayan şık oyuncaklar… Bunlar aslında eskiden beri tipik BMW üretim unsurları. Öndeki yolcuyu etliye sütlüye karıştırmayan sürücü odaklı kokpit, her bir detayında otomobilin sahip olduğu dinamizmi hissettiren kabin, oto hırsızlarının gözbebeği hayalet ekranından (Black Panel Display) dört bölgeyi bağımsız iklime kavuşturabilen klimaya yüksek konfor unsurlarıyla…
Şaka değil ha, arabayı bırakıyor hayalet ekranı çalıyorlar! O kadar popüler ekran. Aslında bu otomobil 2010’da satışa çıktığında küçültülmüş ve “ekonomikleştirilmiş!” bir 7 Serisi olarak nitelendirilmişti. Günümüzde de öyle devam ediyor… 245 HP yerine 184 HP güçle “yetinilen(!)”, yaklaşık rakamlarla 180 bin lira yerine 250 bin lira gibi fiyatlara sahip olunabilen!.. Ha arada 300.000 sınırına yükselenler de yok değil! İsteyenin bir yüzü… Ne diyelim?
M Sport paketli 520d, bu donanım opsiyonunu tamponları ve iç trim kaplamalarıyla belli ediyor. Başta söylediğim gibi kabindeki her bir unsur, tüketiciyi anında kendine çekiyor ve kullanıma teşvik ediyor sanki. Konsolda dikkat çekici bir detay var, anahtarsız otomobilin cepte bile kalması yeterli olan kumanda ünitesi için sürüş sırasında sağa sola uçuşmasın diye bir yuva yapılmış, işte o yuva gelenekselliğin zaferini simgeliyor!
Güzel performans rakamları
Kabine sızan belli belirsiz dizel sesi keyif kaçırmaya yetmiyor. İstesek de istemesek de artık dizelin sesinden çok verdiği huzurla ilgilenir olduk. Korkarım içten yanmalı motorların 6000-7000 d/d’lerde yaydığı o muhteşem sesleri artık ancak dijital ortamların nostaljik başlıkları altında duyabileceğiz… Benzinin litre fiyatını da hesaba kattığımızda!.. Zaten elektrik de aldı başını gidiyor!
Hem performans hem ekonomi
Zamanında dönemin BMW baş tasarımcısı Van Hooydonk dizayna dair çok kafa patlatmış o kesin ama bence otomobilin en artistik noktası gaz pedalı. Çünkü 184 HP’yi, 380 Nm’yi, kısaca bütün dış güçleri kontrolünüze sunuyor. Motorun tork eğrisi çok enteresan, 2750 d/d’de sunduğu maksimum torkunu 4000 d/d düzeyine kadar koruyabilen motor, sanki en baştan beri bu torkla ilerliyormuş gibi hissettiriyor. Bunun da sırrı kalkışta açılışı 202 Nm ile yapmasında şüphesiz.
Son derece pürüzsüz, net bir itici güçle ilerleyen otomobil, geçişlerini hissettirmeyen otomatik vitesiyle üst hızlara akarak taşınıyor. Ağırlığına göre 8.1 saniyelik hızlanma değeri kesinlikle çok etkileyici bir dinamizm sağlıyor. Bu arada yavaşlamalarda, daha doğrusu frenaj sırasındaki kazanımdan söz etmek gerek. BMW’nin Efficient Dynamics felsefesi kapsamında otomobilde fren yapıldığında sürtünmeyle açığa çıkan enerji akünün şarjında kullanılıyor! Yani otomobilde geri dönüşümlü enerji kullanılıyor!
Fabrika verilerinde sunulan iyimser tüketim değerlerinin sahiden gerçekleşebildiğini görmek heyecan yaratıyor. Mantıklı kullanım koşullarında 7.5 litrelik karma tüketim performansı, uzun yolda sakin ve legal limitler içinde kalındığında 5 litre seviyesine kadar düşüyor! Bunun sırlarından biri de gövdenin sürtünme kayıplarının önceki modeli gore %3.5 oranında azaltılmış olmasında…
Arka tekerleklerin milimetrik dansı!
Kullanımda elbette ki gözlenemiyor ama hissediliyor ki, otomobilin bu kadar iyi tutunmasının altında önemli bir teknoloji yatıyor. 1990’lı yıllarda Peugeot’nun 306 GTI, Honda’nın da Prelude modellerinde uyguladığı ön tekerleklerin aksi yönüne milimetrik açı değişiklikleri yapması, viraj tutunmasını maksimum düzeye ulaştırıyor.
Integral Active Steering denilen sistemin açıklaması arka tekerleklerin ön tekerleklere göre ters yönde 3 derecelik açı değişiklikleri. Virajlar çeviklikle dönülürken yaptığım gaz şiddeti ya da vites değişiklikleri otomobilin stabilitesini etkilemeye yetmiyor. BMW 520d’nin 3 farklı sürüş modu, aslında kullanıcısının yetkinliğine göre karakterinin programlanabilmesini de sağlıyor. Comfort modunda sakin, iyi huylu görüntü çizen otomobil SPORT+’a alındığındaysa bağımsızlığını ilan ediyor. Öyle ki, tepkiler hızlanıp tüm yürüyen aksam sertleşirken DSC bile devreden çıkıyor. Tabii ki son noktada müdahale etmek için, artık o da yeterse…
Ne kadar acayip, ağırbaşlı insanların tercih edeceği sınıftaki ekonomik bir otomobilde performans üstünlüklerinden söz ediyorum!
Saniyede 400 kez kontrol!
520d’nin Dinamik Direksiyon sistemi, yanal ve boyuna ivmelenmeleri, hız ve direksiyonun açısını baz alarak mevcut sürüş durumuna göre optimize etmeyi sağlıyor. Bu değerlere göre akslardaki dengeleyicileri kullanarak otomobili dengede tutuyor. Anlaşıldığı üzere bu otomobil, görünenlerin ötesinde çok sayıda gelişmiş teknolojiye sahip.
Her tekerlekte yer alan kontrol sensörleri, saniyede dört yüz kere (400!) hareketleri değerlendirip ve amortisörlerin sertliğini optimize ediyor. Sistem o kadar hızlı çalışıyor ki, ön tekerlek bir çukurla karşılaştığında, arka tekerleklere bilgi gönderilerek yeterli tamponlama sağlanıyor. Sıkışma ve geri tepme sönümlemesi, sürekli ve bağımsız olarak dengeleme ihtiyacını sonlandırmak için ayarlanıyor. Hayal edeni ayrı, uygulayanı ayrı tebrik etmek gerek!
Yakıt kalitesi performansta belirleyici
BMW kullanması çok zevkli bir otomobildir ama yazması pek de zevkli değil… Çünkü eleştirecek nokta bulmak çok zorluyor. Eleştirmek için de eleştiri yapılmaz! Ama alın size gerçek bir eleştiri, 520d, 200 km/s üzerine çıkmakta hayli nazlanıyor! Maksimum hızı 225 km/s olarak açıklanmasına karşın tam da 200 km/s civarında nefesi kesiliyor! Bu da sizlere satın aldığınız yakıtın kalitesiyle ilgili bir fikir vermiş olsun!
Titiz bir aramayla en iyisini bulursanız kaçırmayın
10 yıl hemen her marka için uzunca bir süre. Otomobillerde dijital teknolojiler arttıkça yıllarla paralel olarak arıza ihtimalleri yükselebiliyor. Motorun mekanik aksamlarında makul rakamlara yapılabilen yenileme işlemleri, mesela hayalet ekran denilen dijital gösterge tablosu varsa, onarım maliyetlerini bir hayli yükseltebiliyor.
2010-2017 arası F10 kodlu BMW 520d satın alma niyetiniz varsa her ikinci otomobilde olduğu gibi mümkün olduğunca yüksek model, mekanik ve elektronik olarak oynanmamış, darbesiz bir örneğini bulup dertsiz kullanmanız mümkün olabilir.