Bir zamanlar Simca otomobiller vardı…Peki, Matra marka arabalar ya da Talbot modelleri…Süreyya İzgi, hatırlayanlar ve otomobil tarihine meraklı olanlar için yazdı…
Kaybedenler Kulübü
Avrupa’nın belini bir türlü doğrultamayan üç markası Simca, Matra ve Talbot, köklü geçmişlerine rağmen makus talihlerini yenmeyi bir türlü başaramadı?
Simca, Matra, Talbot… Birbiriyle organik bağları hiç ayrılmayan bu üç otomobil üreticisi ilginç denemelerle hep otomotiv endüstrisinin içinde yer aldılar. Ne var ki üçü de bir türlü “yırtamadı”, hep yaşamak için boğuştu, himaye edecek güç aradı durdu…
Bunların en eskisi, Fransız zannedilmesine karşın İngiliz markası olan Talbot. Şöyle ki, Fransız Clement-Bayard marka otomobilleri İngiltere’ye ithal edip satan kuruluş olan Talbot, 1903′te kuruldu.
Bir türlü paçayı kurtaramayan markalar
Kuruluş yıllarını 1. Dünya Savaşı yıllarında İngiliz ordusuna ambulans üreterek geçiren firma, 1913′te 160 km/s’e ulaşan ilk otomobili üreterek motor sporlarında da boy gösterdi. Ama 1938′de fabrikaya kilit vurdu. Zayıf bir kuruluş olarak sürekli el değiştiren ve ortak alan Talbot, bir türlü ayağa kalkamadı.
Bu yılların belki de tek başarısı Jean Todt’un kurduğu Peugeot Talbot Sport takımıydı. Peugeot alt yapılı düşük fiyatlı otomobiller üretilen bu yıllarda kayda değer bir başarı elde edilemedi ve otomobil üretimine 1986, hafif ticari araç üretimineyse 1992′de son verildi. 2008′den beri PSA Grubu bünyesinde Talbot’un Renault’nun Dacia’da izlediği modelin benzeri uygulanarak düşük bütçeler için öncelikle Çin pazarını hedefleyen üretim yapması planlanıyor.
Süreyya İzgi’nin diğer yazıları burada…
Fransız filmlerinin değişmez oyuncusu: Simca
1954′te Ford Fransa tarafından alınan Simca, 1958′de Talbot’a satıldı. Aynı yıl Ford, Simca’daki hissesini Chrysler’a devretti. 1970′den itibaren Chrysler-Simca olarak anılan marka 1979′de Talbot ile birlikte Peugeot ve Citroen’den oluşan PSA Grubu’na satıldı. Kaderi elden ele dolaşmakla geçen Simca’nın en önemli başarısı, 1979′de Car of the Year seçilen Chrysler, Dodge ve Plymouth markasını da taşıyan 100 modeli oldu.
PSA’nın küçük çocuğu olarak 1980′lerin sonuna kadar ucuz otomobilleriyle yaşayan marka, en son Güney Amerika ülkelerinde görülmüştü. Fransız filmlerinde de en çok takla atan, kazalarda haşatı çıkan marka ve modellerin değişmez oyuncusuydu.
Sportif kaybeden: Matra
1965′te Jean-Luc Lagardere tarafından kurulan firma genelde Renault’nun himayesinde var olma savaşı içinde oldu. DJet, Bonnet Jet, 530, Bagheera, Murena gibi Renault motorlu spor otomobilleriyle küçük adetlerde butik üretim yapan Matra’nın en önemli başarısı SUV’ların atası sayılan projesi Rancho oldu. Murena’da uygulanan üç koltuklu ve ortadan motorlu coupe konseptiyse eşsiz bir projeydi.
Devrimci Renault modellerinin kaynağı oldu
Matra’nın getirdiği yenilikçi fikirler, Renault’nun Avrupa’daki ilk minivan olan Espace’ın üretimini Matra’ya vermesini sağladı. Büyük başarı getiren bu tasarımın Matra ürünü olduğunu profesyoneller dışında kimse bilmedi. Zira üzerinde taşıdığı amblem Renault’ya aitti. Yine Renault yeniliği zannedilen Avantime’ın da Matra tarafından tasarlanıp geliştirildiğini bilenler parmak kaldırabilir mi?
2003 yılında Pininfarina tarafından alınan Matra, 2009′da yine el değiştirdi ve Segula’ya satıldı. Tarihi boyunca çok iyi tasarımları olsa da hiç göz önüne çıkamayan Matra’nın F1-F2 tarihinde de önemli projeleri oldu. En önemlisi Jackie Stewart’ın Matra-Ford ile 1969′da kazandığı F1 pilotlar şampiyonluğu oldu.
DS yerine bu üç markadan biri olmaz mıydı?
Birbirinden bağımsız da olsalar aynı otomobil üzerinde kendi markalarını da yalnız ya da beraber de taşısalar bu üç marka hiçbir zaman A sınıfına yükselemedi. Hep büyükleri bir -ya da birkaç!- adım geriden takip etmeye mahkum kaldılar. Peugeot ve Citroen’in oluşturduğu PSA Grubu, DS diye zoraki bir marka yaratacağına şu üç markadan birini sahiplense daha iyi olmaz mıydı sanki?